Baltalanmış bir gökyüzü hikâyesi
GEÇEN hafta Sivas’tan dönerken önümde büyük bir insan hikâyesi vardı.Nuri Bey’in hikâyesi.Adını Sivas Havaalanı’na verdiler.Ve yeni kuşaklar bilsin diye bir kez daha yazıyorum. Ruhu şad olsun.Nuri...
GEÇEN hafta Sivas’tan dönerken önümde büyük bir insan hikâyesi vardı.
Nuri Bey’in hikâyesi.
Adını Sivas Havaalanı’na verdiler.
Ve yeni kuşaklar bilsin diye bir kez daha yazıyorum. Ruhu şad olsun.
Nuri Bey’in hikâyesi büyüktür.
Nuri Bey’in hikâyesi bir milletin girişimci ruhunun nasıl kırıldığının hikâyesidir.
Nuri Bey’in hikâyesi bu milletin dağları elleriyle nasıl deldiğinin hikâyesidir.
Nuri Bey’in hikâyesi, baltalanmış bir gökyüzü hikâyesidir.
1930’lu yıllardayız.
Atatürk’ün başlattığı demiryolu atağı sürerken...
Sivas demiryolu ihalesini yürüten yabancı şirket, o zor coğrafya karşısında havlu atar.
İşi bırakıp gider.
Yarım kalan demiryolu... Yarım kalan umutlar... Telgraflar... Mektuplar...
İşte o zaman karar verir Nuri Bey. O da bir mühendistir. Girişimcidir.
“Ben yaparım” der ve ihaleyi alır.
O günden sonra...
Sivas-Amasya-Erzurum-Aşkale-Erzincan-Kemah-Afyon-Isparta...
Nuri Bey bütün bu hattı 10 yılda tamamlar.
1141 kilometre demiryolu yapar.
Mühendisiyle, işçisiyle...
Dağları elleriyle kazarlar neredeyse.
Öylesine bir mücadeledir ki bu...