Benim bayrağımın gönderi sevgidir! Sopa değil!

BU kamplaşma nasıl aşılacak?... Türk-Kürt kardeşliği üzerinden Anadolu'yu bir gönül kopmasına götürmek isteyenlere karşı...Kan döküp, mayın tuzaklayıp, pusu kurup Anadolu'yu bir iç...

BU kamplaşma nasıl aşılacak?...

Türk-Kürt kardeşliği üzerinden Anadolu'yu bir gönül kopmasına götürmek isteyenlere karşı...
Kan döküp, mayın tuzaklayıp, pusu kurup Anadolu'yu bir iç çatışmaya götürmek isteyenlere karşı..
Bu kamplaşma nasıl durdurulacak?
"Kardeşlik cesaretini" kim yükseltecek?
İşte söylüyorum:
- Ay-yıldızlı bayrağımızı sevmek ayrı... Ama ucuna taktıkları sopayı bir tehdit gibi sallamak ayrı... Ben bayrağı sallar gibi yapıp aslında ucuna taktığı sopayı bir tehdit gibi sallayanları sevmiyorum.
Çünkü sevgidir benim bayrağım.
Kalbimin ucunda yükselir gönderi.
Çünkü benim için o bayrak, sopanın ucuna değil, kalbime asılıdır.
Bakıyorum son dönemde...
Almış bayrağımızı sallıyor... Ama sanki bayrağımızı değil de ucuna taktığı sopayı sallıyor.
Bir tehdit gibi sallıyor... Elinde bayrak öfkeyle sokaklara çıkıyor.
Kırıp döküyor... Yakıyor... Linç peşinde koşuyor...
Oysa benim bayrağım kırıp döken değil...
İnşa edip kurandır.
Cumhuriyet'i kurmuştur...
Son dönemde özellikle batı illerimizde evlere, arabalara bayraklar asılıyor.
Bayrak asmak güzel bir duygudur.
Ama bayrağı alıp ucundaki sopayı öfkeyle sallamak yakışmıyor.
Kırıp dökmek olmuyor. Yakmak olmuyor. Memleketin bir bölümünde doğdu diye, oradan geldi diye saldırmak olmuyor.
İşte bunu sevmiyorum.
Çünkü şanlıdır bayrağım.
Şanı Anadolu'ya verdiği aidiyet duygusundan gelir.
Gücü de Kurtuluş Savaşı'ndaki o aidiyet duygusuyla ay-yıldızı yükseltenlerin inancından gelir...
Eğer bu Kurtuluş Savaşı verilmişse, Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerimizin kanı da vardır bu kahramanlıkta.
Gelin biz kalplerimizin ucunda yükselttiğimiz bayraklarımızı sallayalım.
Ucundaki sopayı değil.
Çünkü bir aidiyet duygusudur bayrak.
Kırıp dökmek değil, kurmak için sallayalım.
Ayrıştırmak için değil, birleştirmek için sallayalım.
Bugüne kadar bayrağın ucundaki sopayı bir terbiye ve tedrisat kırbacı gibi sallayan o ceberut ve ırkçı anlayış ne verdi ki bize...
Oysa bizim bayrağımız, daha ilk Meclis'in gönderine çekildiği günden itibaren ötekine saygıdır.
Ezilene sahip çıkmaktır.
Mazlumların ayıdır, yıldızıdır...
Birleştirendir...
İlk Meclis Ankara Ulus'ta yalnızca bir eski bina değildir...
Hiç eskimeyecek bayrağımızın bir bağımsızlık ruhu olarak memlekete üflendiği mekândır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sayın Bakan izin verin o ruhu uçuralım 18 Kasım 2024 | 194 Okunma Uçan müzemizden muhteşem hikâyeler 17 Kasım 2024 | 118 Okunma Dünya iklim zirvesinde bir kadın lider 16 Kasım 2024 | 85 Okunma Bakü’de göğsümde bir gurur nişanı 14 Kasım 2024 | 251 Okunma Suudi Arabistan’da opera ve tiyatro binalarından dev turizm merkezlerine kadar... Çılgın Türklerin Riyad’da trilyon dolarlık rekabeti 11 Kasım 2024 | 511 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar