Çete operasyonlarının perde arkası
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge bu hafta 'Çete operasyonlarının perde arkası' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Son dönemde Türkiye’de çetelere yönelik başarılı operasyonları okuyorsunuz.
“Kafes” operasyonları.
Türkiye’ye yerleşen yabancı çete liderleri peşpeşe yakalanıyor.
Dünyada kırmızı, mavi bültenlerle aranan azılı çete liderleri.
Comanchero’lar, “Thieves in Law”lar.
İstanbul’un lüks semtlerinde kıskıvrak ele geçiriliyor.
Peki bu operasyonlar yalnızca “polisiye bir olay” mıdır?
Hayır...
“Polisiye” tanımından çok daha derin ve çok daha önemli sonuçları var.
Nasıl mı?
Anlatayım.
Önce bir örnek;
Uluslararası bir çete haline gelen Duax Hohepa Ngakuru ABD ve Avustralya tarafından kırmızı bültenle aranıyordu. Yine Avustralya ve ABD tarafından kırmızı bültenle aranan Hakan Tavukçu, Hakan Ayık, Jimmy Avaijan, mavi bültenle aranan Sibel Arif’in de aralarında bulunduğu 37 çete üyesi yakalandı.
Peki bunlar ne yapıyordu?
Haber şu: “Güney Amerika’dan temin ettikleri uyuşturucu maddeleri Güney Kore ve Güney Afrika üzerinden Avusturalya, Hollanda ve Hong Kong’a ulaştırmaya çalıştıkları ve küresel çapta işledikleri suçlardan elde ettikleri geliri ülkemizde aklamaya çalıştıkları tespit edildi. 55 şüpheli şahsa ait yaklaşık 4.5 milyar TL değerindeki malvarlıklarına (Banka hesapları, taşınmazlar, araçlar ve 22 Şirkete ait Ortaklık Payları) İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği kararınca el konuldu.”
Rakamı duydunuz mu?