- Evli misin? - Maalesef!
BİR genç kadına bunu söyleten ne olabilir? Bu sorunun cevabı dün KADEM’in düzenlediği ‘Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ndeydi. Dahası, o zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın...
BİR genç kadına bunu söyleten ne olabilir?
Bu sorunun cevabı dün KADEM’in düzenlediği ‘Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ndeydi.
Dahası, o zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerindeydi:
“Küçük yaşta kızların evlendirilmesi meselesini önlemek için siz istediğiniz kadar yasa çıkarın. Önleyemezsiniz. Asıl o kültürü değiştirmek gerekir. Onun için çalışmalıyız.”
Çocuk gelinler, cinsel istismar ve evlilik... Kadına şiddete karşı yapılan mücadelede bugüne kadar söylenmesi gereken önemli ve yüreklendirici bir sözdür bu.
Yasa elbette caydırıcıdır.
Ama ailelerde o kültürü, o çarpık geleneği değiştirmedikçe sonuç alınamıyor.
Devletin en üst makamından gelen bu söz, hayati derecede önemlidir.
Şimdi yazının başlığına gelebilirim.
BOLU’DA BİR MAHKEME SALONU
16 yaşındaki K.K., lisede Ö.Ç.’nin cinsel istismarına uğruyor.
Eve gidiyor. Durumu ailesine açıyor. Ve Ö.Ç. denilen yaratıktan şikâyetçi oluyor.
Ö.Ç. tutuksuz yargılanıyor.
Önceki gün başlayan mahkeme işte bu cinsel istismar davasının görüldüğü mahkeme.
Yaratık Ö.Ç. mahkemeye geliyor. K.K.’nın karşısına oturuyor.
İfade vermiyor. Ve genç kadın gözyaşlarını boğuluyor. Ağlamaktan ifade veremiyor.
Kızın isteği üzerine yaratık salondan çıkarılıyor.
Ve hâkim soruyor:
“Şu anda evli misin?”
Genç kadın cevap veriyor:
“Maalesef hâkim bey...”
Ve sonra devam ediyor:
“Büyük travma yaşadım. Psikolojik tedavi gördüm. Bu olay başıma geldiğinde 16 yaşındaydım ve lisede okuyordum. Derslerim çok iyiydi. Daha sonra benden yaşça büyük biriyle evlenmek zorunda kaldım. Bütün hayatım mahvoldu”
15 yaşında bir genç kızın hayatını mahveden bu olay yalnızca bir tek örnektir.
Çok iyi biliyoruz ki...
Geceleri yorgan altında gizli gizli ağlayan, ‘çocuk gelinler’, her gün kemer tokasıyla dövülen genç kadınların büyük bölümü, ‘aile rızasıyla’ bu işkenceyi yaşıyor.
İşte bu nedenle, yalnızca yasa çıkarmak yetmiyor...
Bu kültürü, bu sakat geleneği değiştirmek gerekiyor.
O nedenle, özellikle bu geleneğin yaygın olduğu yörelerdeki kadın devlet memurlarına, vali ve emniyet müdürü (ki genelde erkek) eşlerine, kadın öğretmenlere, ticaret odalarına, barolara, belediyelere çok büyük iş düşüyor.