Haklarımız size... Helal olsun! Helal olsun! Helal olsun!
AH be aslanım... Sen git sarp dağlarda savaş... Eksi 20 derecede zifiri karanlıkta ölümüne nöbet tut... Sen git, kervan geçmez yollarda kartal ol... Uçurumlarda şahin ol... Sen git, hendeklerin, pusuların arasından...
AH be aslanım...
Sen git sarp dağlarda savaş...
Eksi 20 derecede zifiri karanlıkta ölümüne nöbet tut...
Sen git, kervan geçmez yollarda kartal ol... Uçurumlarda şahin ol...
Sen git, hendeklerin, pusuların arasından, mermilerin altından, alçak pusulardan korkusuzca geç...
Hainleri, duvar dibinde, merdiven altında yakala...
Sen git, aslanlar gibi savaş...
Sonra gel, silahsız, üniformasız, bir izin halinde...
En savunmasız halinde... En beklemediğin yerde...
Alçaklığa yakalan.
Ah be aslanım...
Şimdi senin ay-yıldıza sarılmış gencecik bedenine bakıyorum...
Ve memleketin her yerinden, bir dua gibi gökyüzüne doğru yükselen...
“HAKKINIZI HELAL EDİN!” çığlığına bütün kalbimle cevap veriyorum: