Sıkışma
IRAK savaşı sonrasında bir harita denemesi vardı: - Kuzey Irak’tan bir devlet çıkarma çabası. - Erbil’in yükselen yıldız projesi. - Petrol geliriyle markalar geliyordu. - 10 bin peşmerge ordulaşma eğitimi...
IRAK savaşı sonrasında bir harita denemesi vardı:
- Kuzey Irak’tan bir devlet çıkarma çabası.
- Erbil’in yükselen yıldız projesi.
- Petrol geliriyle markalar geliyordu.
- 10 bin peşmerge ordulaşma eğitimi için kursa alınmıştı.
- Mam Barzani... Mam Talabani olmuşlardı.
Suriye savaşı sonrasında bir başka harita denemesi gördüm:
- Kuzey Suriye’den bir kanton zinciri çıkarma çabası...
- Sonra Kuzey Irak’tan Kuzey Suriye’ye bir “uydu devlet hattı” projesi.
Bütün bunların bize de yansıması oldu elbette.
Hayaller kuruldu...
Hendekler kazıldı...
Kimin ne tarafından çektiği anlaşılmasa da...
HDP “Türkiye siyaseti” dedi.
Kandil, “Siyaset ben ne dersem odur” diye çıkıştı..
Öcalan’ın Diyarbakır meydanındaki “silah bırakma çağrısı ve kongresi” Kandil heyeti tarafından püskürtüldü. Bombalarla paramparça edildi.
Geldik bugüne.
Şimdi bir sıkışma var.
Erbil projesini yükseltenler, Türkiye ile NATO ayarlarına döndü.
Suriye haritasına “kanton legosu”nu çizenler, Türkiye ile normalleşme ayarlarına dönüyor.
İster Kuzey Irak ve Kuzey Suriye projelerine erteleme deyin...
İsterseniz “Askıya alındı” deyin...
Sonuç olarak, o projelerden cesaret bularak, Türkiye’nin Güneydoğusu üzerinde “kanton hayali” kuranlar donup kaldı.
Hendekler kurudu.
Şehir savaşları soldu.
Halk ayaklanmaları hayali eridi gitti.
Millet savaştan, şiddetten yılıp kanton tarafına kaçmadı. Kendi memleketinin batısına sığındı..
Şimdi işte bu gerçekle yüzleşme zamanı..
Peki HDP/DBP yüzleşecek mi?
Onu bekliyorum...
Sıkışma dediğim de işte budur.
Bu gerçeklerin ortasına sıkışan siyaset yeni ve demokratik bir yol bulacak mı?
Türkiye siyasetine... Parlamentoya... Sandığa... Demokrasiye dönecek mi?
Teröristlere bombalı kamyon kiralayan belediyelere, “Sen ne yapıyorsun kardeşim” diyerek disiplin soruşturması açacak mı?
O siyasetin içinden gelen nice memleketçi ve demokrat isimler...
Bu “zor çizgiyi” demokrasinin rotasına çevirebilecek mi?
Çevirmeliler çünkü.
Türkiye’nin iç barışı, “özgür düşünce”nin siyaset alfabesinde doğru cümleler kurmasıyla yeşerecektir.
Bunun da tek yolu vardır...
Sıkışma
12.07.2016 Salı
IRAK savaşı sonrasında bir harita denemesi vardı:
- Kuzey Irak’tan bir devlet çıkarma çabası.
- Erbil’in yükselen yıldız projesi.
- Petrol geliriyle markalar geliyordu.
- 10 bin peşmerge ordulaşma eğitimi için kursa alınmıştı.
- Mam Barzani... Mam Talabani olmuşlardı.
Suriye savaşı sonrasında bir başka harita denemesi gördüm:
- Kuzey Suriye’den bir kanton zinciri çıkarma çabası...
- Sonra Kuzey Irak’tan Kuzey Suriye’ye bir “uydu devlet hattı” projesi.
Bütün bunların bize de yansıması oldu elbette.
Hayaller kuruldu...
Hendekler kazıldı...
Kimin ne tarafından çektiği anlaşılmasa da...
HDP “Türkiye siyaseti” dedi.
Kandil, “Siyaset ben ne dersem odur” diye çıkıştı..
Öcalan’ın Diyarbakır meydanındaki “silah bırakma çağrısı ve kongresi” Kandil heyeti tarafından püskürtüldü. Bombalarla paramparça edildi.
Geldik bugüne.
Şimdi bir sıkışma var.
Erbil projesini yükseltenler, Türkiye ile NATO ayarlarına döndü.
Suriye haritasına “kanton legosu”nu çizenler, Türkiye ile normalleşme ayarlarına dönüyor.
İster Kuzey Irak ve Kuzey Suriye projelerine erteleme deyin...
İsterseniz “Askıya alındı” deyin...
Sonuç olarak, o projelerden cesaret bularak, Türkiye’nin Güneydoğusu üzerinde “kanton hayali” kuranlar donup kaldı.
Hendekler kurudu.
Şehir savaşları soldu.
Halk ayaklanmaları hayali eridi gitti.
Millet savaştan, şiddetten yılıp kanton tarafına kaçmadı. Kendi memleketinin batısına sığındı..
Şimdi işte bu gerçekle yüzleşme zamanı..
Peki HDP/DBP yüzleşecek mi?
Onu bekliyorum...
Sıkışma dediğim de işte budur.
Bu gerçeklerin ortasına sıkışan siyaset yeni ve demokratik bir yol bulacak mı?
Türkiye siyasetine... Parlamentoya... Sandığa... Demokrasiye dönecek mi?
Teröristlere bombalı kamyon kiralayan belediyelere, “Sen ne yapıyorsun kardeşim” diyerek disiplin soruşturması açacak mı?
O siyasetin içinden gelen nice memleketçi ve demokrat isimler...
Bu “zor çizgiyi” demokrasinin rotasına çevirebilecek mi?
Çevirmeliler çünkü.
Türkiye’nin iç barışı, “özgür düşünce”nin siyaset alfabesinde doğru cümleler kurmasıyla yeşerecektir.
Bunun da tek yolu vardır...