“Baba cinneti”
I-Kadına şiddet bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de giderek artıyor. Fakat artan şiddet olaylarını değerlendirmek konusunda sloganlardan başlayıp, cezaların verilmesine kadar giden yanlış bir bakış...
I-
Kadına şiddet bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de giderek artıyor. Fakat artan şiddet olaylarını değerlendirmek konusunda sloganlardan başlayıp, cezaların verilmesine kadar giden yanlış bir bakış açımız var.
Suça değil suçu işleyenin kimliğine odaklanıyoruz. İyi hal indirimi denen şey tamamen bu yanlış bakış açısı ile ilgili. Hakim, karşısında “efendi” duran adama işlediği suçun cezasını vermekle görevli, onu affetmek ya da cezasında indirim yapmakla değil.
Olay anındaki şartların indirime tabi olması ayrı bir şey, duruşma salonundaki “iyi hal ve tavırlar”ın indirime tabi tutulması apayrı bir şey.
Bir de genel af meselesi var malumunuz. Devlet kişilere karşı işlenmiş suçları nasıl affedebilir? Bu adaletin ruhuna ters. Benim yakınıma yapılmış bir haksızlığı devletin affetmesi nasıl söz konusu olabiliyor?
Her cinayet sonrası tekrarladığımız slogan da sorunlu:“Kadına şiddete hayır!” dediğimiz zaman şiddeti onaylıyor ve fakat kadına şiddet gösterilmesine karşı çıkıyormuşuz gibi anlam ortaya çıkıyor.
Halbuki topyekun şiddete karşı olduğumuzu dile getiren sloganlara ihtiyacımız var.
Şiddete karşı olmak için; şiddete şiddetle karşı çıkan bir tavırdan vazgeçmemiz gerekiyor öncelikle.
Şiddeti mayalayan nedir? Öfke kontrolünün yapılamaması.
Yaşadığımız çağ hem bireysel, hem de küresel olarak şiddet çağı.
Şiddet haberlerini sağduyulu bir dil ile ele almayı maalesef bir türlü başaramıyoruz.