Bayram neşesinin dışında kalmamak, lâkin içine de girememek...
Yirmi yılı aşkın bir süredir, burada çok bayram yazısı yazdım/yayınladım. Tanık olduğum sahneleri harflerin gövdesine yükledim. “Nerede o eski bayramlar!” sızlanışı yerine günün...
Yirmi yılı aşkın bir süredir, burada çok bayram yazısı yazdım/yayınladım. Tanık olduğum sahneleri harflerin gövdesine yükledim. “Nerede o eski bayramlar!” sızlanışı yerine günün bayramlarını dikkatinize ve rikkatinize sundum. Bulunduğum mekânın içinde, nefes aldığım zamanın iklimini, sizlere sunmaya çalıştım. Bazen bir otobüs yolculuğu esnasında karşılaştığım bir sahne idi harflerin gövdesine yüklediğim, bazen Anadolu’nun mütevazı bir pazarında bayram alışverişi yapan baba oğulun hikâyesi.
Bir “Ah!”da bin acı gizli bayramlarımız oldu. Her defasında, “Bayram bir ibadettir, bayramımız bayram olsun” diye bitirdik temennilerimizi.
2020 Baharında, 2020 Baharının en yalnız Ramazan-ı şerifinde, dünya hayatının bir mühlet olduğunu idrak etti bazılarımız. Virüs paydasında “İnsanlar kardeştir” diye eşitlendiğimiz yanılgısını yaşadık bir müddet. İnsan insanın kurdu değil, insan insanın yurdudur ilkesine iman ettik. İmanımızı tazeledik.
“Hayat eve sığar” diyen küresel dünyanın sloganına inandık.
Sonra… Sonra çok şeyler oldu. Çok başka şeyler. İnsanlar evlerine hapsedilmişken, tekinsizliğin korkusu altında mahpus yaşarken… Transhümanizm çağının mimarlarının, ıssız...