Bazı öğretmenler hayatın uzağında lakin sosyal medyanın tam ortasında!
Ahali her gün neredeyse onlarca vidyo seyrediyor. Hal hatır sormaların yerini, birbirine cep telefonundan vidyo göstermeler aldı. Sosyal medyada yer almayınca kimse kimseden haberdar değil, ne aile hukukunu gözeten muhabbet, ne arkadaşlık hukukuna...
Ahali her gün neredeyse onlarca vidyo seyrediyor. Hal hatır sormaların yerini, birbirine cep telefonundan vidyo göstermeler aldı. Sosyal medyada yer almayınca kimse kimseden haberdar değil, ne aile hukukunu gözeten muhabbet, ne arkadaşlık hukukuna riayet eden kadirşinaslık, ne komşuluk hukukunu gözeten dikkat var. Bütün dikkatler viral olan yani bir virüs gibi yayılan vidyolara aktarılmış durumda. Herkesin diline düşecek, “gözüne girecek” vidyonun sahibi olmak Mars’ta toprak, mal mülk sahibi olmak ile eş değer.(Niye Mars? Üzerinde düşünün derim.) Hal böyle olunca bebeğini çamaşır makinesinin içine koyup fotoğrafını paylaşan ebeveyn, öğrencilerin komik hallerini öğrencinin mahremiyet hakkına hiç riayet etmeden yayınlayan öğretmen vidyoları çığ gibi büyüyor.
Seyreden seyrettiğini tüketip geçiyor. Sormadan, sorgulamadan, peki ama demeden bir kaç saniyelik kahkaha, bir kaç beğeni için her şeyi imha edilmesinde bir sakınca görülmüyor.
Çok mu abartılı geldi cümlelerim! Peki o halde size bir öğretmen vidyosunda yer alan diyalogu aktarayım. Çoğunuz bu vidyoyu gördü muhtemelen. Ama kaçınız kalben buğzetti? Kaçınız o vidyonun yanlışlarını gördü?
Bir sınıf. Öğretmeni sadece ses olarak duyuyor, fakat vidyonun öznesi olan Behiye’yi ve Behiye’nin arkasında oturan öğrencileri bütün netliği ile görüyoruz. Çocuklar vidyo çekildiğinin farkında. Hatta bir tanesi kameraya el sallayarak kendisini belirginleştirme girişiminde bulunuyor.
Adını bilmediğimiz öğretmen ile öğrencisi arasındaki diyalog şöyle:
Öğretmen: Behiye ileride hangi mesleği yapmak istiyorsun?