‘Dijital Çağda Müslüman Kalmak’
Pazartesi günü DİB'in Olağanüstü Şura'sı vesilesiyle hocalarımızın, yaşadığımız zaman ve mekanı, bu zaman ve mekanı kuşatan teknolojik dünyayı bilmediklerinden bahis...
Pazartesi günü DİB'in Olağanüstü Şura'sı vesilesiyle hocalarımızın, yaşadığımız zaman ve mekanı, bu zaman ve mekanı kuşatan teknolojik dünyayı bilmediklerinden bahis açmıştım.
İçinde yaşadığı çağı bilmek, soru sorabilmekle başlar.
Soru sorulmadığında din dilini güncelleyemez, bilim kendini yenileyemez, edebiyat da kendini inşa edemez.
Ekranlar soru soramayan insanlarla dolu. Adı üstünde tartışma programlarında bile tv programcısının, konuğuna sorduğu soru şöyle: Son olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? Zaman, değişiyor, olaylar değişiyor, konuk değişiyor lakin soru hiç değişmiyor.
Yeni kitap yayınlayan bir yazara sorulan soru da yıllardır hiç değişmez: Bu kitapta neyi anlatmak istediniz?(Bu bayat soruya ben anlatacağımı anlattım esas siz ne anladınız diye soru ile cevap vermeyi göze alamayan yazarlara kibarlık karnesine yüz üzerinden 150 notunu mu vereceğiz? Vakti zamanında bu satırların yazarı bu soruyu sormuştu da ne kadar kibirlisiniz diye önce yüzüne sonra da sosyal medyada yazılan değerlendirmelere katlanmak zorunda kalmıştı.)
Babanız zurna çalar mıydı padişahım frekansına devam eder edebi kamunun soruları.