Etkilenme korkusu/ Maraş izlenimleri...
I-İnsanlar ikiye ayrılır: Denize dalanlar, dağa yaslananlar...Ben ikinci gruptanım. Ne istersin diye sorsalar, dünyanın bütün dağlarına şöyle yukardan bakmak isterdim diye cevap verirdim.Kahramanmaraş, bu dağın...
I-
İnsanlar ikiye ayrılır: Denize dalanlar, dağa yaslananlar...
Ben ikinci gruptanım. Ne istersin diye sorsalar, dünyanın bütün dağlarına şöyle yukardan bakmak isterdim diye cevap verirdim.
Kahramanmaraş, bu dağın ardında bir dağ var o dağın ardında da bir dağ var diye devam Ankara türküsüne benziyor.
Havalimanından şehre doğru yol alırken, Kahramanmaraş Belediyesi Kültür Daire İşleri Müdürü Ayşe Taşkıran ile jet hızıyla sohbetin içine dalıyoruz. Vakit az öğrenilecek çok şey var.
İlk bilgi Maraş'ın çeyizine verilecek para ile bir otomobil alınabileceği oldu.
Çeyiz bu kadar kıymetli olunca, o çeyizin yerleşeceği sandıkların da kıymetli olması gerekiyor.
Ayşe Hanım Maraş'ın Kapalıçarşı'sını dolaştırırken, güzellikte birbiriyle yarışan ahşap oyma sandıklardan almalısınız dedi. Yirmi yıl önce almıştım. (Benimkinin içinde çeyiz değil tasnif edilmeyi bekleyen bir yığın yazı var.)
Gittiğim her bedestende nesneler değil o nesvnelere göz nuru döken esnaf dikkatimi çeker.
Yine öyle oldu.
Maraş çarşısında bir yemenici dükkanı. Dükkanı sabah namazı ile açıp akşam namazı ile kapatan üniversite mezunu bir esnaf. Sanki para hiç umurunda değilmiş, bütün mesele dede mesleği bu zanaatın ölmemesiymiş gibi çırpınan bir adam. Allah birini bin eylesin. Onun eşyaya, zamana ve insana bakışı bütün esnafların kalbine maya olsun inşallah.