Geleceği romanların mihmandarlığında okuyabilir miyiz?
Gerçek Hayat “Son İstiklal Savaşı” başlığı ile arşivlik bir sayı hazırladı. Dergide çok çarpıcı yazılar ve analizler var. Dikkatinizi dergide yer alan bir söyleşiye çekmek...
Gerçek Hayat “Son İstiklal Savaşı” başlığı ile arşivlik bir sayı hazırladı. Dergide çok çarpıcı yazılar ve analizler var. Dikkatinizi dergide yer alan bir söyleşiye çekmek istiyorum.
Sosyal bilimlerde roman okumanın önemli olduğunu öteden beri savunurum. Ancak Türkiye'de sosyal bilim öğrencileri bile roman değil, fikir eserleri okuduklarını söylerler. Roman okuduklarında da ilgileri popüler romanlar ve polisiye romanlar ile sınırlı kalır.
Gerçek Hayat ekibi Mustafa Özel ile söyleşiye şu soruyla başlıyor:
“Siz uzun zamandır kendinizi medya dünyasından soyutladınız. Romanlarda yaşadığınızı söylüyor herkes. Ama bu köpekçe darbenin sizi o uzun roman uykusundan uyandırmış olduğunu sanıyorum.”
Mustafa Özel “köpekçe darbe” benzetmesinin köpeklere haksızlık olduğunu söyledikten sonra durumu belki çakallar ya da sırtlanlar ile kıyas edebiliriz diyor.
Bendenizi bu yazıyı yazmaya iten kısım söyleşinin şu bölümü:
“Roman (ve şiir) uykusunda olduğumu söylüyorsunuz ama, emin olun büyük kurgu ustaları dünya gemisinin rotasını tarihçilerden, sosyal /siyasi bilimcilerden çok daha iyi kestirebiliyorlar. Uyandıran bir uyku benimkisi. İrlandalı büyük şair William Butler Yeats İngiltere 1921 yılında Filistin ve Irak'ı denetim altına aldığında “The Seccond Coming” (İkinci Geliş) başlıklı müthiş bir şiir yazmıştı. Günümüz dünya sistemini de çok iyi tasvir ettiğini düşündüğüm şiirin girişini (küçük bir katkıyla) Türkçeleştirmeye çalışayım: