Görmeyi öğrenmek-görmeyi öğretmek
I-Türkiye’nin onur konuğu olduğu 2014 yılında, Londra Kitap Fuarı’na katılmıştım.O geziden aklımda kalan en çarpıcı sahne, British Museum’da, henüz anaokulu çağındaki...
I-
Türkiye’nin onur konuğu olduğu 2014 yılında, Londra Kitap Fuarı’na katılmıştım.
O geziden aklımda kalan en çarpıcı sahne, British Museum’da, henüz anaokulu çağındaki öğrencilerin bir tablonun karşısına oturup dakikalarca tabloda gördüklerini anlatmasıydı. Nazife Şişman ile birlikte müze ziyaretimize ara verip minik öğrenciler ile öğretmenlerinin bir tablo karşısında nasıl bir iletişim dili geliştirdiklerine odaklandık. Kimi çocuklar renkleri anlattı, kimi çocuklar tablodaki kişinin kılığına kıyafetine odaklandı. Öğretmenleri, her öğrencinin söylediğini takdirle karşılıyor, öğrencilerin birbirlerinin düşüncesini ilgiyle dinlemelerine de imkan hazırlıyordu.
Londra seyahati, bizim eğitimimizin hiçbir aşamasında öğrencilerimize görmeği öğretemediğimizi idrak etmem ile neticelendi.
O günden sonra bir şekilde muhatap olduğum gençlerle, görme temrini etmeye çalıştım. Bir metni görmek. Bir hikayeyi görmek. Satır arasını görmek. Yazarına rağmen bir metni görmek. Yönetmenine rağmen bir filmi görmek.
TURİNG’in “Balkanlar’da Osmanlı İzleri” adlı gezisini 35 öğrenci ile birlikte yaptık. Kosova’dan Arnavutluk’a, Arnavutluk’tan Karadağ’a, Karadağ’dan Bosna Hersek Cumhuriyeti’ne otobüsle vasıl olduk. Saatlerce karayolu üzerinden seyrederken bir taraftan Balkan coğrafyasının dağları, nehirleri, ormanları arasından aktık, bir yandan tarihin sayfalarına. Her mola yerinde TURİNG Başkanı Bülent Katkak öğrencilerin mekanı idrak etmesi için olağanüstü bir çaba gösterdi.