Hangi zamanı yaşıyoruz?
19 Temmuz 2023’te Hicri Yılbaşı’nı, 1445’i kutladık. Kutladık mı? İdrak ettik. Ettik mi?Felsefe ikinci sınıf öğrencisi idim. Merhum Nihat Keklik’in, derslerine dışardan katılan “misafir”...
19 Temmuz 2023’te Hicri Yılbaşı’nı, 1445’i kutladık. Kutladık mı? İdrak ettik. Ettik mi?
Felsefe ikinci sınıf öğrencisi idim. Merhum Nihat Keklik’in, derslerine dışardan katılan “misafir” ile zaman üzerine yaptıkları “düşünme temrini”nden kulağıma çarpan cümlelerle sarsılmıştım. Tartışmanın başını ve sonunu hatırlamıyorum. Aklımda sadece Prof. Dr. Nihat Keklik’in “O halde zamanın mahlûk olduğuna dair vereceğimiz misaller üzerinden gidelim” cümlesi kaldı. Zamanın mahlûk oluşunu ayn el yakîn olarak kavrayabilmek için çok uğraştım, lakin bir arpa boyu yol gidemedim.
Zamanın mahlûk oluşu ile açılan dosya “zamanın sömürgeleştirilmesi” ile devam etti. Değerli arkadaşım Nazife Şişman ile Zygmunt Bauman okumaları yaparken rastladığımız “zamanın sömürgeleştirilmesi” kavramını, değişik vesilelerle kendi zaman idrakimizdeki değişim üzerinden görmeye çalıştık.
Aşağıda okuyacağınız satırlar on beş yıl öncesinden, telefon tellerinde kayıtlı kalan bir “gün izi.” “Hangi zamanı yaşıyorsun?” diye sorduğum soru ile başlıyor. Zamanı idrak edebilmek kaygısıyla yaptığımız “sonu gelmemiş” bir sohbet... Dikkatinize sunduğum bu...