Hayatın anlamını, kaybettiğimiz yerde tekrar bulabilecek miyiz?
Son yıllarda kendimizden ya da yakınlarımızdan çok duyduğumuz iki şikâyet var: “Canım bir şey yapmak istemiyor. Elim ayağım tutmuyor. Hiçbir şeyin tadı yok. İnsanlar eskisi gibi değil....
Son yıllarda kendimizden ya da yakınlarımızdan çok duyduğumuz iki şikâyet var:
“Canım bir şey yapmak istemiyor. Elim ayağım tutmuyor. Hiçbir şeyin tadı yok. İnsanlar eskisi gibi değil. Yaşamanın ne anlamı var ki. Kimse ile konuşacak iki çift laf bulamıyorum.”
“Herkes keyfinin derdinde. Dünya umurlarında değil. Ne yiyelim ne giyelim, başka da dertleri yok. İnsan gibi insan ile konuşmaya hasret kaldık. O onu demiş, bu bunu giymiş.”
Bu iki şikâyet kategorisi birbirine uzak gibi duruyor. Birinciler kederli ve kederini kendi içinde yaşayanlar, ikinciler başkalarının neşesini kıskananlar diye ilk bakışta kabaca ayırmak mümkün.
Peki, o kıskanılan her anını paylaşanlar, paylaşımları ile başkalarının haset...