Hocam bir iklimdi... (I)
Erenköy Galip Paşa Camii'nde bekliyoruz. Otuz yıl sonra sınıf arkadaşlarımı görüyorum. Ben onları tanıyorum, onlar beni tanımıyor.Cenaze namazını Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı hoca kıldırdı. Az...
Erenköy Galip Paşa Camii'nde bekliyoruz. Otuz yıl sonra sınıf arkadaşlarımı görüyorum. Ben onları tanıyorum, onlar beni tanımıyor.
Cenaze namazını Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı hoca kıldırdı. Az, öz, güzel ve derin bir dua ile hocamızı uğurladık...
Hocanın eline bir avuç un olarak düştük biz. O bizi yoğurdu, kıvam verdi, pişirdi. Herkes kendi meşrebince pişti; mayayı hepimize kattı ama herkes kendi meşrebince kabarıp, taştı.
Hoca olmak deyince biz sadece Nihat Keklik gibi hoca olmayı anladık. Başka türlüsü imkansızdı.
Mekanı ve zamanı idrak etmeyi Nihat Keklik hoca ile öğrendik. Bilgiyi transfer etmeyi, bilginin hamalı olmaktan korkmayı, araştırırken heyecan duymayı da.
Hocanızı anlatın diyen mektuplar aldım. Hocam bir iklimdi. Benim tek başıma anlatmam mümkün değil. Onun için hem tanıdığım hem daha önce hiç karşılaşmadığım hocanın öğrencilerine ulaştım ve sizler için hatıralarını topladım. “Eski hocalar”ın toprağına dair çok öğretici bir paylaşım olacağına emin olabilirsiniz.
Buyurun:
Prof. Dr. Nihat Keklik'in ilk öğrencilerinden olan Kazım Yıldırım anlatıyor:
Prof. Dr. Nihat Keklik, Türk İslam Felsefesi (1971-1972) anabilim dalını, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü bünyesinde açmış bir ilim insanıdır. Günümüz nesli için böyle bir ilave sıradan ve basit gibi görünse de, 1970'li yılların atmosferinde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü bünyesinde Türk İslam Felsefesi'nin kurulması sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Nihat Hoca'nın deyimiyle bu mücadele dokuz yıl sürmüş ve dokuz yılın sonunda, 1970'li yıllardan itibaren İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü bünyesinde Türk İslam Felsefesi, akademik ve kurumsal kimlik kazanabilmiştir.