Kadınlardaki “risk bilinci” erkeklerden daha mı fazla?
Henüz konuşmaya başlamadık ama, kadın ve erkek modernleşmesinin bilinç üzerindeki etkisi giderek farklılaşıyor.Geleneksel değerlerden kopma, “risk bilinci" edinme sürecini doğrudan etkiliyor.Kent hayatında...
Henüz konuşmaya başlamadık ama, kadın ve erkek modernleşmesinin bilinç üzerindeki etkisi giderek farklılaşıyor.
Geleneksel değerlerden kopma, “risk bilinci" edinme sürecini doğrudan etkiliyor.
Kent hayatında “komşusuz mahalle" lerin inşası, gündelik hayatın profesyonelleşmesi, hayatın “tekinsizleşmesi", “risk bilinci"ni inşa eden unsurların başında geliyor.
Hızlı değişime, kadınlar ve erkekler aynı zamanda maruz kaldığına göre neden kadınların “risk bilinci", erkeklere göre daha hızlı bir şekilde gelişiyor?
Çünkü gündelik hayatın profesyonelleşmesini kadınlar erkeklerden daha yoğun bir şekilde idrak ediyor. Neden mi?
Erkekler hayatın modernleşmesini daha ziyade teknoloji dolayısıyla zaman üzerinden idrak ederken; kadınlar hayatın modernleşmesini hem zaman hem de mekan üzerinden idrak ediyor.
Ne demek istediğimi örneklerle anlatayım.
Birinci Örnek: Ahmet Bey, 50 yaşında, üniversite mezunu.
Ahmet Bey İstanbul'un uzak ilçelerinden birinde, büyük bir mahallede büyümüş. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra evlenmiş ve mahalle hayatından kopmuş.
Mahalle arkadaşları ile yılda birkaç kez görüşmeye devam etmekle birlikte, iş ilişkilerinin “gerektirdiği" yeni muhitlere girmiş, her yeni muhit başarısını perçinleyen bir işlev görmüş.
Ahmet Bey'in geliri babasının geliri ile mukayese edilmeyecek kadar çok artığı halde, davranış kodlarında bir değişiklik olmamış. Ahmet Bey zamanını aynı babası gibi idrak etmeye devam ediyor. Sabah 10'da evinden çıkıp çevre yolundan işine vasıl olmakta, işinden yine aynı yolu kullanarak eve dönüyor.(Babası işine daha erken saatlerde ya yürüyerek ya da servis ile gitmekteydi.)
Ahmet Bey, aslanın kör bağırsağına inmiş ekmeğe ulaşmak için gün boyu kahır çektikten (hangi yatırım daha avantajlı, hangi ülkede hangi yatırım yapılır) sonra evde mutlak bir huzur istiyor.
Ahmet Bey'in “huzur" dediği şey eşi için mutlak bir iletişimsizlik anlamına geliyor. Kazara Ahmet Bey'in eşi (bu kadının bir adı yok mu? Yok! O hayatı boyunca tek sıfatı hak etmiştir o da Ahmet Bey'in eşi olmaktır) akşamları çocukların en ufak bir sorununu çıtlatmaya kalksa Ahmet Bey, “sen bunların arpasını fazla mı veriyorsun?" diye kızmakta; anne ve çocuklar gündelik hayatın sorunlarıyla “aman baban/babam duymasın" anahtar cümlesi eşliğinde başa çıkmaya çalışıyor.
İkinci örnek: Hümeyra Hanım, 50 yaşında, üniversite mezunu