“Kimlik”lerin mesuliyetsiz isyanı
I- Bitkinlik, bezginlik, umutsuzluk hepimizi esir almış vaziyette. Hayatın anlamını bulmakta zorlanıyoruz.Hayatın anlamını bulmakta zorlanıyoruz çünkü, içerisi ile dışarısı, mahrem ile aşikar...
I-
Bitkinlik, bezginlik, umutsuzluk hepimizi esir almış vaziyette. Hayatın anlamını bulmakta zorlanıyoruz.
Hayatın anlamını bulmakta zorlanıyoruz çünkü, içerisi ile dışarısı, mahrem ile aşikar, öteki ile beriki, gündelik ile kadim, değerli ile değersiz birbirine karışmış durumda.
Bilimsel gelişmeler ve dolayısıyla hayatımıza giren her yeni teknoloji bizim zaman ve mekan örgütlenmemizi, gündelik ilişkilerimizi değiştirir. Ama bu değişiklikler Kafka’nın kahramanı gibi bir sabah ansızın kendimizi böcek şeklinde bulmamız gibi olmadığı için, kendi değişimimizi çoğu zaman idrak edemeyiz. Değişimi başkaları üzerinden gözler ve şikayeti şikayete ekleriz: Herkes ne kadar değişti/yozlaştı.
Kadim meseledir, önceki kuşak daima bir sonraki kuşağı yozlaşmış bulur. Kendi sahip olduğu değerleri çocuklarına ve torunlarına aktaramamaktan mustarip “ahir zamana kaldık” şikayetini dillendirir.
Bizim, bizden önceki insanlardan farkımız “aşırı değişim” çağında yaşıyor olmamız. Şimdiye kadar tarihin hiçbir döneminde insanlar bu kadar kısa sürede bu kadar aşırı değişime maruz kalmamıştı.