Kitap almak ile kitap okumak arasındaki mesafe (I)
Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmak için görüntüde seferberiz. TÜYAP Kitap Fuarı çocuktan geçilmiyordu. O kadar çocuk arasında kitap karıştırana hiç...
Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmak için görüntüde seferberiz. TÜYAP Kitap Fuarı çocuktan geçilmiyordu. O kadar çocuk arasında kitap karıştırana hiç rastlamadım. Karıştırmaktan kast ettiğim, bir kitabın sayfasını ayaküstü, cümleleri içercesine okumak.
Anne babalarıyla fuarı gezen çocuklar ziyadesiyle sıkılmış görünüyordu, civar şehirlerden gelenlerin keyfi ise daha ziyade “kafetarya zevki” olarak seyrediyordu.
Çocukları organize edip otobüslerle kilometrelerce uzaktaki bir kitap fuarına getirmek müthiş bir emek istiyor.
Peki bu emek zayi oluyor mu? Emir demiri keser hükmüyle kağıt üstünde “çocuklar fuara götürüldü” yazısını yazmak için onca yorgunluğa katlanan öğretmenlerin emeği elbette zayi oluyor. Çünkü kitap almak ile kitap okumak arasındaki mesafe giderek açılıyor. Fuar etkinliği olarak yılda bir defa kitaplarla buluşmak, okuma alışkanlığının kazanılması için yeterli değil. Kitap ile buluşmanın sürekli olması gerekiyor.
Kitap okuma zevki olmayan öğretmenlerin öğrencilerini kitap ile buluşturmaları ise hiç mümkün değil.
Size bu durumu başımdan geçen bir olay üzerinden anlatmak isterim: