Medrese öğrencisi genç kızın savaş fotoğrafçısı olma hayali... (II)
Dün Yenikapı'da milletimiz vatan paydasında toplandı. Türkiye'nin dört bir tarafı “Yenikapı” ruhunda buluştu. Ben bu satırları gazeteye gönderdiğim sırada miting henüz başlamamıştı....
Dün Yenikapı'da milletimiz vatan paydasında toplandı. Türkiye'nin dört bir tarafı “Yenikapı” ruhunda buluştu. Ben bu satırları gazeteye gönderdiğim sırada miting henüz başlamamıştı. Dolayısıyla miting değerlendirmemi daha sonraki günlere erteleyerek Cuma günü kaldığım yerden devam edeyim.
İstişareleri bizzat dinleme fırsatı bulduğum DİB Olağanüstü Şûrası'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Ben sizlere bu bildirgenin arka planına dair gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Çarşamba günü öğleden sonra gerçekleştirilen ilk oturumun başkanlığını Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez yaptı. Konuşmacı olarak eski Diyanet İşleri başkanlarımız Lütfi Doğan, Süleyman Ateş, Tayyar Altıkulaç, Sait Yazıcıoğlu, Ali Bardakoğlu ile Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Erkem Keleş ve Hayrettin Karaman Hocamız katıldı.
Hocaların kendilerini ve dönemlerini ciddi bir özeleştiriden geçirmesi çok önemli idi. Bilindiği gibi bizde özeleştiri meselesi biraz eksik kalan, geçiştirilen bir meseledir.
Eski Diyanet İşleri Başkanlarının her biri 15 Temmuz kalkışmasında kendi sorumluluklarının az ya da çok, ama muhakkak olduğunu kabul ettiler.
15 Temmuz “Çakalların Gecesi”nden sonra gündemde yer bulan konuşmalar, itiraflar Türkiye'deki din algısını önemli ölçüde yaraladı. Bu yaraları sarmak için ne yapılması gerekiyor? DİB'in Olağanüstü Şura'sında işte bu sorunun cevabı arandı.
Ali Bardakoğlu Hoca müminlerin birey olarak sorumluluk almalarını sağlayacak bir din anlayışının yerleştirilmesi gerektiğini düşünüyor.