“Müsait olduğumda yarın belki seni ararım...”
I-Zaman aralığı gittikçe daralıyor. 2020 Mart ayından itibaren, zaman, Karantina Günleri’nden önce Karantina Günleri’nden sonra diye ikiye ayrıldı. COVID 19 neredeyse her aileden can aldı. Allah bu acıyı...
I-
Zaman aralığı gittikçe daralıyor. 2020 Mart ayından itibaren, zaman, Karantina Günleri’nden önce Karantina Günleri’nden sonra diye ikiye ayrıldı. COVID 19 neredeyse her aileden can aldı. Allah bu acıyı unutturmasın derken zaman tekrar ikiye bölündü: Büyük Felaket’ten önce Büyük Felaket’ten sonra.
COVID 19 Pandemisi'ni dünya ile birlikte yaşamıştık. On şehrimizin yıkımı sadece bizim başımıza geldi. NEDEN? Sorun şu ki neden sorusuna cevap aramak yerine felaket üzerinden kurası çekilmiş, muktedirler maçı ile performans gösterimi, sosyal hayatın her alanını ele geçirmek üzere.
Karantina Günleri’nin bireysel ve toplumsal davranışlarda nelere sebep olduğu konusunda henüz yeterince çalışılmamıştı ki, “Evden çıkamadığımız günler neymiş, şimdi evlere giremediğimiz/giremeyeceğimiz zamanlara geldik” korkusu bütün Türkiye’yi teslim aldı.
6 Şubat’tan sonraki birkaç gün içinde toplumsal davranışlarda nezaket, şefkat ve merhamet öne çıktı. Mesela yağma haberlerini “mağazası yağmalanan” yüreği engin kişi iptal etti: “İhtiyacı olan alacak elbet. Yağma demeyin. Helâl olsun.”
Bir can daha kurtarmak için kendi canını tehlikeye atan kurtarma...