“Müzede görüldüğümün resmidir!”
-I- Hapishanelerden gelen mektupların üzerinde “görülmüştür” yazar. Bir insanın en mahrem satırlarının başka birisi tarafından “görüldüğünü” bilmek insana yazmak ile yazmamak...
-I-
Hapishanelerden gelen mektupların üzerinde “görülmüştür” yazar. Bir insanın en mahrem satırlarının başka birisi tarafından “görüldüğünü” bilmek insana yazmak ile yazmamak arasında bir tereddüt yaşatır muhakkak. Bunu en ziyade hapishanelerden yazılmış edebi mektuplarda görürsünüz.
Mektubun sahibi, “sana yazdığım bu satırlar ne acıdır ki, senden önce eller tarafından görülmüş olacak” diye başlar mektubuna.
Devirlere dair zihniyet değişimini en iyi ifade eden göstergelerden biri, kelimeler ve kavramların kazandığı ya da kaybettiği itibardır.
Eskiden görülmek, takip edilmek pek makbul işler değildi. Görülmemesi gereken bir yerde özellikle de “refikalar, kerimeler, bacılar” görülürse sadece “görülenler” değil, onların eşleri, pederleri, erkek kardeşleri de itibar kaybına uğrardı.
“Görülme”nin bagajındaki bütün negatif kelimeleri teker teker atması, sanıyorum, en ziyade sosyal medyadan sonra gündemimize girdi. Yani akıllı telefonların bedenimize rapt edilmiş implantlar olarak hayatımıza girmeye başladığı 2010 yılından sonra.