“Planlı eskitme”/ Gelinler ve kayınvalideler
I-Hava güzel. Vakit ikindiye hazırlanıyor. Latif bir rüzgar, ağaç minelerinin kokusu ile incir yapraklarının kokusunu muhteşem bir karışım olarak ikram ediyor. Rüzgar. İncitmeden esen bir rüzgardan alâ ikram mı...
I-
Hava güzel. Vakit ikindiye hazırlanıyor. Latif bir rüzgar, ağaç minelerinin kokusu ile incir yapraklarının kokusunu muhteşem bir karışım olarak ikram ediyor. Rüzgar. İncitmeden esen bir rüzgardan alâ ikram mı olur uzun yaz günlerinde.
80 yaş civarında olduklarını tahmin ettiğim iki kadın, ağaç minesinin ebruli çiçeklerine uzun uzun baktılar, bir çiçeğin üzerindeki renkleri saydılar çocuksu bir heyecan ile sonra kokusunu uzun uzun içlerine çektiler. Mavi başörtülü olan salavat getirdi. Yanındaki, ak saçlarını ensesine topuz yapmış kadın, “noldu ki abla?” dedi. “Abla”, “Peygamber Efendimiz bana dünyadan üç şey sevdirildi, gözümün nuru namaz, kadın, koku buyuruyor ya ne zaman güzel bir koku duysam salavat getiriyorum” dedi.
“Bilmiyordum” dedi beyaz saçlı olan, “ikimiz ne kadar farklıyız bizi gören asla aynı evden yetiştiğimizi tahmin etmez.”
“Aynı evde yetişmedik ki zaten” dedi mavi başörtülü olan. “Bizi ana babamız değil, gelin gittiğimiz evler yoğurdu.”
“Doğru” dedi beyaz saçlı , “Biz niye gelinlerimizi yetiştiremiyoruz, biz niye her evin soğan doğrayışı başka bu evinkisi böyle diyemiyoruz. Çünkü onlar zaten yetişmiş olarak geliyor. Sen 13 yaşında mıydın gelin olduğunda? Ben 16 yaşındaydım. Annem sana çok üzüldüğü için beni ilk isteyenlere vermeyip beklettiğini söylerdi hep.”