Kendimizle yüzleşmek zorundayız
Fitne zamanında en büyük yarayı kardeşlik bağlarımız alıyor. Aynı dava için çarpan yürekler küçük sebeplere dayanarak, birbirlerine husumet besler hale gelebiliyorlar. Oysa şefkat ve vefa...
Fitne zamanında en büyük yarayı kardeşlik bağlarımız alıyor. Aynı dava için çarpan yürekler küçük sebeplere dayanarak, birbirlerine husumet besler hale gelebiliyorlar. Oysa şefkat ve vefa Müslümanın şahsi özelliklerinden biri hatta en önemlisidir. Fakat görmekteyiz ki, Müslümanlar küçük menfaatler karşılığında kardeşlik bağlarını koparıyor onu tasvip etmediği bir grupla, bir kişi ile ya da bir düşünce ile ilişkilendirerek hayatından tecrit ediyor. Oysa kişi kardeşinin hatalarını onarması için destek vermeli onun elinden sımsıkı tutmalıdır. Onunla olan ilişkilerine vefa göstermeli ve aynı hedefe doğru yürüdüğünü unutmamalıdır.
Bugün İslam coğrafyasında yaşanan en büyük sorun, ümmet bilincinin ve kardeşlik ilkelerinin yara alması ve bunun neticesinde ortaya çıkan zaaflarımızdır. Müslümanların bu zaafını fırsat bilen güç odakları ise bizim topraklarımıza girerek, insanlarımızı çocuk, genç yaşlı demeden acımasızca katlediyorlar. Yeryüzünde adaleti tesis etmekle sorumlu olan Müslümanlar adaletin katilleri tarafından katlediliyor ne acı!
Coğrafyamızda bütün bunlar yaşanırken biz Müslümanlar parçalara ayrılmış ve birbirimizle uğraşmaktan düşmanın hesaplarını dahi göremez hale gelmekteyiz. Eğer dağılan parçalarımızı bir araya getirip ümmet bilinci ile hareket edemezsek korkarım bizleri daha çetin ve daha zorlu imtihanlar bekliyor olacak. Eğer gökyüzünde bulut varsa belli ki yağmur yağacak demektir. Tehlikenin bu kadar yakınlaştığı bir süreçte gerçeklerden kaçmanın bir manası yok. Bunun yerine hatalarımızla yüzleşip, adaletin tesisi için güçlü bir hamle ile kalkmak ve İslam’ın şemsiyesi altında birleşmeliyiz.