Adana’daki ‘orantısız şiddeti’ görünce olaya Fransız kalamadım
Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (22.03.2022)''Adana’daki ‘orantısız şiddeti’ görünce olaya Fransız kalamadım'' başlıklı yazısı.
Her gün göz atma ihtiyacı duyduğum Arap gazetelerinden birinde, yazılarını önemsediğim bir meslektaşın köşesinde, birkaç gün arayla aynı yabancı yazara atfedilen bir cümleyle karşılaştığımda, zihnim bizde televizyon ekranlarının Adana’dan yansıttığı görüntülere kilitlenmişti.
O görüntülere bakıp, “Nasıl bu hale gelindi?” diye düşünüyordum.
Arap yazar, Ahmad Assarraf, işte bu soruya cevap olarak bir Fransız yazarın neredeyse 100 yıl öncesinde yaptığı tespiti hatırlatıyordu.
Fransız sosyolog Gustave Le Bon’un (1841-1931)…
‘Kitleler Psikolojisi’ adlı eseri bizde de defalarca basılmış bir velût yazardır Le Bon… Şimdilerde adı pek anılmasa bile çağdaşı devlet adamlarını fikirleriyle bayağı etkilemiştir.
Tarihçi Şükrü Hanioğlu bir yazısında kendisini şöyle tanıtmaktaydı:
“Günümüzde adı pek de hatırlanmayan bir ‘sosyolog’ olan Gustave Le Bon on dokuzuncu asrın son yıllarından öldüğü 1931’e kadar Türkiye’de dünyanın en önemli düşünürlerden birisi olarak kabul edilmiş, tezleri Ahmed Rıza Bey ve Enver Paşa‘dan, Atatürk ve Fuad Köprülü‘ye ulaşan asker, entelektüel ve devlet adamlarını derinden etkilemişti. / Le Bon tıp eğitimi almasına karşın daha sonra ilginç antropolojik ve sosyolojik çalışmalar kaleme almış ve ‘kitle psikolojisi’ kuramına önemli katkılarda bulunmuştu. Freud da bu alandaki temel tezlerini kendisinden almıştı.”
Ahmad Assarraf işte o Fransız yazarın üzerinde pek konuşulmayan bir özelliğini öne çıkarıyordu birkaç gün önceki yazısında.