Amerika yine en iyi bildiğini yaptı: Kendisine güvenenleri hayal kırıklığına uğrattı…
Dünyanın dört bir tarafından Brüksel’de toplanan bir askeri uçak dolusu gazeteci NATO’nun davetlisi olarak Afganistan’ın başkenti Kabil’e gittik. Birkaç yıl önce (2001), o yılın 11...
Dünyanın dört bir tarafından Brüksel’de toplanan bir askeri uçak dolusu gazeteci NATO’nun davetlisi olarak Afganistan’ın başkenti Kabil’e gittik. Birkaç yıl önce (2001), o yılın 11 Eylül’ünde ABD’nin kalbine yapılan el-Kaide saldırıları üzerine açılan savaş sonucu NATO çatısı altındaki ülkelerin ortak müdahalesiyle ülke Taliban’dan kurtulmuştu. Öyle deniliyordu. Her NATO ülkesi ülkenin bir kentini ıslah etme görevini üstlenmişti.
Bizler de ‘‘Yeni Afganistan’ı’’ yakından görmek için oradaydık.
Kabil’de kaldığımız otelden yalnız başına dışarıya çıkmamamız tembih edilmişti.
Amerikan, Alman, İspanya ve Türkiye’nin askeri varlığı yanında sivil projelerinin de anlatıldığı toplantılarda verilen brifingleri dinledik.
Her ülkenin asker-sivil Afganistan sorumlusu, birkaç yıl içerisinde hayata geçirilecek projeleri tamamlandığında, ülkenin tanınmayacak hale geleceğini iftiharla anlatıyordu.
Ülkelerin temsilcilerine eşlik eden Afgan sorumlular yabancılar kadar umutlu görünmüyordu ve bu benim dikkatimi çekiyordu.