Başkanlığı tartışırken...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ülke için en yararlı yönetim biçiminde kanaatinin “başkanlık sistemi” olduğu biliniyor. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildikten sonra...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ülke için en yararlı yönetim biçiminde kanaatinin “başkanlık sistemi” olduğu biliniyor.
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildikten sonra benimsediği bir kanaat değil bu; çok önceden beri bu tezi savunuyor. Ayrıca Turgut Özal da, Süleyman Demirel de, Erdoğan gibi “halk tarafından seçilmiş” olmadıkları halde, zamanlarında, konuyu kendi tercihleri olarak gündeme taşımışlardı.
Kenan Evren de aynı görüşte olmalıydı ki, oluşturduğu Danışma Meclisi’ne yazdırdığı anayasada, sanki “başkan” imiş gibi en geniş yetkilerle donatılmıştı cumhurbaşkanı...
Ya hiçbiri Tayyip Erdoğan kadar ısrarcı olmadıkları ya da dönemleri ısrara müsait bulunmadığı için, Evren, Özal ve Demirel, konuyu şöyle bir tartıştırmış, ancak sistem değişikliği boyutuna taşıtamamıştı.
Şimdi durum farklı.
Dikkat ettinizse, ülkeye en yarayacak yönetim biçiminin “başkanlık sistemi” olduğunda kesin kararlı olsa bile, iş “Nasıl bir başkanlık sistemi?” sorusuna cevap aramaya geldiğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hâlâ arayış içerisinde olduğu anlaşılıyor. En son Paris’e gittiğinde, oradaki gibi “yarı-başkanlık sistemi”nden yana görüş açıklamış; döndüğünde, bunu, “partili cumhurbaşkanı” formülüyle dile getirmişti.
Geçmişte birçok kez “Amerika’daki gibi” benzetmesinde bulunduğu, bir keresinde “Meksika modeli” nden yana tavır belirlediği de hatırlanacaktır.
Zaman içerisinde en çok sözü edilen ise, “bize uygun bir başkanlık sistemi” veya “milli başkanlık sistemi” sıfatları oldu.