Bir daha deneyeyim bakalım
GEÇEN gün burada yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye’yi hedef alan“dinleme” faaliyetlerine değinmiştim. Alman dergisi Focus’a göre, Suriye topraklarındaki Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili...
GEÇEN gün burada yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye’yi hedef alan“dinleme” faaliyetlerine değinmiştim. Alman dergisi Focus’a göre, Suriye topraklarındaki Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili Dışişleri Bakanlığı toplantısına Amerikan NSA kulak vermiş...
Konu kendisine soru olarak yöneltildiğinde, Amerikalı yetkili, “Görev alanıma girmiyor, NSA’ya soracaksınız” cevabıyla yetindi.
Amerikalılar, daha önce, Türkiye’yi esas Almanların dinlediğini açıklamıştı da Berlin’den herhangi bir itiraz gelmemişti.
Elin Alman’ı ve Amerikalısı herhalde sizi ve beni değil, önemli siyasetçilerin telefonla yaptıkları konuşmalarını ve gizli görüşmelerini dinliyor olmalı. Bu arada cep telefonlarının “ortam dinleme” amaçlı kullanılabilmesi imkânını da tepe tepe kullanıyorlarsa şaşırmayın.
İyi de, ifşaatlar sonrası resmi ağızlardan neden herhangi bir kınama, hatta basit bir itiraz sesi yükselmedi?
“Ne hakla dinliyorsunuz?” benzeri küçücük bir serzeniş bile yok.
Yoksa biz de imkânlarımız nispetinde onları dinlediğimiz için mi?
Dünya, şu sırada, bazı istihbarat örgütlerinin, İtalya/Milano’da yerleşik bir şirketin ürettiği “uzaktan kumanda” (remote control) programıyla kendi vatandaşlarını dinlediğine dair bilgileri hayretle tartışıyor. Biz de 2011 yılında satın almışız programı ve Emniyet istihbaratı, hedef kişilerin bilgisayarları, tabletleri veya cep telefonlarına virüs göndererek konuşma ve yazışmalarını takip etmiş...