Bir dizi, bir mülakat ve İngiltere’de kraliyetin sonuna doğru (mu?)
Londra günlerimde (1977-1978) her Pazar olmasa bile sıkça Hyde Park’ın Oxford Street’e bakan yönündeki ‘Hatipler Köşesi’ne (Speakers’ Corner) gider, orada herbiri derme çatma kürsüler ve bazısı limon...
Londra günlerimde (1977-1978) her Pazar olmasa bile sıkça Hyde Park’ın Oxford Street’e bakan yönündeki ‘Hatipler Köşesi’ne (Speakers’ Corner) gider, orada herbiri derme çatma kürsüler ve bazısı limon sandıkları üzerine çıkıp görüş açıklayan insanları dinlerdim.
Bizde şimdilerde televizyon ekranlarına yansıyan yorumların kalitelisiydi çoğunun açıkladığı görüşler.
Hemen her hafta köşedeki yerini alan hatiplerin pek değişmeyen ilgi alanları olur. Benim ilgimi daha fazla çekenler, kendilerine ülkenin en tepesinde hükümdar olarak varlığını asırlardır sürdüren Saray halkını -Kraliçe’yi, annesini, eşini, çocuklarını- yerden yere vuranlardı.
Kraliçe’nin Alman, eşinin Yunan asıllı olduklarını ilk orada öğrenmiştim.
Ne kadar ileri laflarla o köşede eleştiri yapılırsa yapılsın güvenliği sağlamak için etrafta bulunan polislerden konuşmacılara en ufak bir müdahale gelmez, tersine, itirazları aşırıya kaçmaya başlayan dinleyicileri ters bakışlarıyla hizaya onlar getirirdi.
Orada uzun yıllar yaşamış bir dostum, köşenin müdavimi birkaç konuşmacının devletin maaşlı elemanları olduğu iddiasındaydı. İkna olduğumu söyleyemem; ancak o köşeden her hafta verilen dolaylı mesajın İngiltere için müthiş bir reklam yerine geçtiğini gördüğüm için iddianın bütünüyle yersiz olmayabileceğini düşünmüştüm.