Bir genç adamı ömrünün baharında kaybettik; başkalarını kaybetmeyelim…
Genç adam 20 yaşındaydı. Bir Anadolu üniversitesinde tıp eğitimi alıyordu. Okulun ikinci yılında kendi eliyle hayatına son verdi. İntihar etti genç adam.Genellikle intihar anlık bir kararın sonucudur diye bilinir....
Genç adam 20 yaşındaydı. Bir Anadolu üniversitesinde tıp eğitimi alıyordu. Okulun ikinci yılında kendi eliyle hayatına son verdi.
İntihar etti genç adam.
Genellikle intihar anlık bir kararın sonucudur diye bilinir. İnsan çeşitli sebeplerle yaşamaya küser, yakınları bu feci eylemi neden işlediğini bilsinler diye de geride hislerini açıklayan kısa bir mektup bırakır.
Tıp öğrenimi alan genç adam ise geride sosyal medya hesabından ilettiği bir video bıraktı.
Şimdi o videoda anlattıkları tartışma konusu.
Ailesi kendisini bir cemaat evine yerleştirmiş. Orada günlük hayatını cemaatin düzenlemesine göre yaşaması kendisinden beklenmiş. Oysa genç adam farklı bir hayatı kendisine uygun görmekteymiş. Okulu da kendi hayatı için biçtiği gelecek açısından ona umut vermemekteymiş.
Tartışmayı yürütenler okulunun genç adamın gözünde geleceğini karartması yönüyle hiç ilgilenmiyor; kaldığı yer ve orada uğradığı baskı daha ön planda.
Genç bir adamın hangi sebeple olursa olsun hayatına son vermesi hiç kuşkusuz her yönüyle ele alınmayı hak ediyor.
Keşke o genç adam kendisine hiçbir yararı dokunmayacak yanlış bir eylem tarzını seçmek yerine, videoya döktüğü şikayetlerini farklı bir zeminde paylaşmayı, arkasından başgösteren türden bir tartışmayı bütün açıklığıyla o yolla başlatmayı yeğleseydi.
Hayatına son verme kararı verdirecek kadar kendisine dokunmuş olanlar ona karşı sergiledikleri davranışlarının yanlışlığını o zaman daha iyi anlarlardı.