Bizde adet böyledir: Güzeli ağlatırlar, çirkini söyletirler (Fidayda türküsünden)
Türkiye’de herhangi bir olumlu gelişmeyle ilgili sevinebilmek için, ne olur ne olmaz diye, sevincinizi hiç değilse 24 saat ertelemeniz gerekiyor; hatta biraz daha az.
Çünkü olumluyu olumsuza çevirme konusunda olağanüstü marifetli bir toplumuz.
Yukarıdaki görüşümü yazarken aklımda tabii Osman Kavala vardı. Fakat yalnız o da değil.
Ben yine de Osman Kavala konusuyla yola koyulayım.
İş insanı ve sivil toplum lideri Osman Kavala iki yıl iki aydır -veya 840 gün- cezaevinde tutukluydu. ‘Gezi davası’ diye bilinen, İstanbul’daki Gezi Parkı’nın ağaçlarının kesilmeye başlaması ve bunun ülkemizin en kalabalık kentinin nefes alma borusunun koparılması anlamına gelebilecek bir AVM inşası hazırlığıyla ilgili olabileceği düşüncesinin ürünü protestoların ‘demokratik yoldan seçilmiş hükümeti devirme girişimi’ olarak yorumlanması sonucu açılmış bir davadan yargılanıyordu.
Tek tutuklu o kalmıştı yargılandığı davada.