Bombalı eylem sonrasında ortaya çıkan tabloya bakarak düşündüklerim
Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (15.11.2022)''Bombalı eylem sonrasında ortaya çıkan tabloya bakarak düşündüklerim'' başlıklı yazısı.
Türkiye’nin gözbebeği konumundaki kenti İstanbul’un orta yeri İstiklal Caddesi üzerinde bomba patladığını biraz gecikmeli de olsa işittiğimde, ben de herkes gibi, bilgi sahibi olabilmek için, önce geleneksel medyaya sonra da sosyal medyaya yöneldim.
Geleneksel medyada haber sunanlar yayın yasağı sebebiyle lafı ağızlarında geveliyordu.
Sosyal medya ise bir tuhaf olmuştu; platformların hiçbirine ulaşılamıyordu.
Neden sonra bir seyahate çıkmak için havalimanında bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın olayla ilgili açıklaması ile karşılaştım. Daha sonra da bölük pörçük haberler sızmaya başladı. O arada, her yerde her kafadan farklı bir ses çıktığına eminim.
Dün akşam eski Türkiye yeniden avdet etti. Önce yetkililerin verdiği bilgiler ile hep aynı kaynaktan alındığı anlaşılan görüntüler ekranlardan evlere ulaştı; ardından da daha önce Ukrayna savaşıyla ilgili bilgi vermek üzere ellerinde sopalarla iki tarafın taktiklerini izah etmelerine alışılmış ekran yüzleri, yine aynı sopalarla Beyoğlu’nda yaşananları yorumladılar.
Bu yazıyı yazarken artık herkesin bildiği ayrıntılara ben de hakimim. Ayrıntıların bazısı birbiriyle çelişiyor olsa da, tablo, çok flu sayılmaz.
Failin bir yıl ya da altı ay veya dört ay önce, Suriye sınırından geçerek yolunu İstanbul’a kadar düşürmüş, aylardan beri bir tekstil atölyesinde çalışmakta olan veya kaldığı evden burnunu bile dışarıya çıkarmamış bir kadın olduğu anlaşılıyor.
Kadının bu eylem için özel eğitilmiş olduğu söyleniyor ama pek de o kadar özel eğitilmediği için olacak, hemencecik kimliği belli olmuş.