Demirel “Yollar yürümekle aşınmaz” derdi; o söz politikacıların kulaklarına küpe olmalı…
Şablon burada da aynı. İktidar tepki çekeceğini bile bile yanlış bir karar alıyor… Alınan kararın muhatabı olan kitle itirazlarını tepkiye dönüştürüyor… Gösteri haklarını...
Şablon burada da aynı.
İktidar tepki çekeceğini bile bile yanlış bir karar alıyor… Alınan kararın muhatabı olan kitle itirazlarını tepkiye dönüştürüyor… Gösteri haklarını kullananlar yetkili ağızlar tarafından ‘terörist’ ilan ediliyor ve hepsine ‘terörist’ muamelesi çekiliyor… Bu arada olaya dini duyguları rencide edecek provokatif unsurlar da ekleniyor… Görevini ‘iktidarın her yaptığını canla başla savunmak’ olarak tanımlamış kalemler itirazcılara ver yansın ediyorlar… Yanlış kararı alanlar dediğim dedik tavırlarını ısrarla sürdürüyorlar…
Ve bütün bunlar ülkede ‘hukuk reformu’ yapılacağı, Avrupa ile yakınlaşma, ABD’deki yeni yönetimle tanışma hazırlıkları içerisinde bulunulan bir ortamda gerçekleşiyor…
Geçmişten günümüze ‘yanlış karar’ konusu değişse bile defalarca tekrarlanmış bir ‘şablonu’, bu yazının en sonunda ne olduğunu açıklayacağım bir önemli farkla, bu kez Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör olayında yeniden yaşıyoruz.
Parlamenter sistemin geçerli olduğu dönemlerde de buna benzer olaylarla çokça karşılaşmıştık, şimdi ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ var, yine aynı şablon devrede.
Hayal kırıklığı büyük