Deprem ve sonrasında yaşananlar medyamızın hal-i pürmelalini de ortalığa döküverdi
Çocukluk ve ilk gençliğimde futbol maçlarını tribünden izlerdim. Bir dönem de -sonradan izlenim yazmak üzere- Fenerbahçe maçlarını Kadıköy’de basına ayrılan bölümden izlediğim de...
Çocukluk ve ilk gençliğimde futbol maçlarını tribünden izlerdim. Bir dönem de -sonradan izlenim yazmak üzere- Fenerbahçe maçlarını Kadıköy’de basına ayrılan bölümden izlediğim de oldu. Son yıllarda koltuk izleyicisiyim; içimden maçlara gitmek gelmiyor.
Birkaç gündür zihnimde şu soruya cevap arıyorum: Fener’in son maçını diğer taraftarlarla birlikte tribünden izliyor olsaydım, hükümeti istifaya çağıran sloganlar atanlara ben de katılır mıydım?
Hükümet yanlısı, AK Partili veya en azından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı delicesine seven biri olsaydım bile katılırdım gibime geliyor.
Fener tribünleri yalnızca muhalifleri barındırmıyor ya? Taraftarlık böyle bir şey, futbol siyasetten daha fazla birleştirici, takım tutmak parti tutmaktan çok daha ileri bir tutku.
Eminim, bunu en iyi bilebilecek kişilerden biri, vaktiyle kendisi de sahalarda top koşturmuş, profesyonelliğe kadar futbol hayatını sürdürmüş Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Zaten dikkat edilirse, “Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan” sloganlarının atılmasına AK Parti’den fazla bir tepki gelmedi.