Dış politik çizgimiz değişiyor ama neden?
Türkiye’nin dış politikasında önemli dönüşümler yaşanıyor.Ürkelim, korkalım, telaşa kapılalım mı?Hayır. Şimdiden görünen, hatalara düşülmez ve iyi...
Türkiye’nin dış politikasında önemli dönüşümler yaşanıyor.
Ürkelim, korkalım, telaşa kapılalım mı?
Hayır. Şimdiden görünen, hatalara düşülmez ve iyi değerlendirilebilirse ülkenin önünü açabilecek yeni bir döneme girileceğidir. Bu, belirsizlikler ve kaçan fırsatlarla dolu bir dönemi geride bırakıp, riski ve fırsatları az, ancak öngörülebilir yeni bir dönem olacak.
Geride bırakacağımız dönemi içinde barındırdığı belirsizlikler yüzünden sürekli eleştirenler, müfrit AK Parti -ve Tayyip Erdoğan- düşmanları, bu defa da fırsatlar elden gitti diye ortalığı velveleye verebilir; geçen dönemin hamasete açık özellikleri sebebiyle her yapılanı övmeye alışmış çevrelerde de şaşkınlıklar yaşanabilir...
Dış politikada yapılan tercihlerin herkesi memnun etmesi zordur zaten...
Biz pek çok yönden başkalarından farklı bir ülkeyiz; farklarımız bizim için hem talih hem de talihsizlik...
Sözgelimi, 600 yıl ayakta kalmış muazzam bir imparatorluğun vârisiyiz; bu durum hem bizim davranışlarımızı, hem de büyük devletlerin bize davranışlarını olumlu olarak etkiliyor.
Küçük devlet muamelesi görmüyoruz.
Buna karşılık, 600 yıl boyunca imparatorluğun birer parçası olan şimdinin bağımsız ülkelerinin bize bakışlarını da etkiliyor tarih ve bu etkilenme olumlu değil. Her atılan adımı geçmişe bakarak değerlendirme âdeti o ülkelerde giderek yaygınlaşıyor.
Şu yakınlarda Irak’la yaşanan Başika Kampı “krizi” bu sebeple çıktı.
Ne yapalım, biz de bunu bilerek hareket edeceğiz.
Dikkate almamız gereken tek nokta geçmişimiz olsa neyse, bir de bugünün kendine özel sorunları var ve adımlarımızı atarken onları da aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.