‘Faiz’ hassasiyeti yerini ‘hibe’ fetvasına terk edince durum değişir mi?
Ekonomiyi faiz kıskacına aldığı için enflasyonu patlatmış ve TL’nin değerinin yabancı paralar karşısında erimesine yol açmış iktidar cephesi, kısa süre içerisinde birbirinden farklı iki...
Ekonomiyi faiz kıskacına aldığı için enflasyonu patlatmış ve TL’nin değerinin yabancı paralar karşısında erimesine yol açmış iktidar cephesi, kısa süre içerisinde birbirinden farklı iki sistem denemesi sonrasında, rotayı, kimilerinin ‘örtük faiz’ diye adlandırdıkları finansal bir enstrümana dayalı yeni bir ‘modele’ kırdı.
Yeni modelde yine ‘faiz’ var, ama en düşük halinde var; yüzde 14 faiz…
Kur yine yüksek; 1 doların değeri 10 TL’nin üzerinde…
Bankalar yine devrede; kuru aşağıda tutmak için Merkez Bankası kaynakları kamu bankaları aracılığıyla kullanılıyor…
Üstelik finans literatüründe ‘opsiyon’ denilen yeni bir enstrüman devreye sokuldu; parasını TL’de tutan tasarruf sahiplerine, üç aylık, altı aylık, bir yıllık vadeler sonunda TL’nin değeri yabancı paralar karşısında açılan hesap tarihindeki değerinden yüksek olursa, Hazine aradaki farkı ödeyecek…
Bugün 1 dolar 10 TL civarında; şimdi açılacak bir hesap bir yıl sonra çekilmek istendiğinde, tasarruf sahibine, yatırdığı rakama ek olarak yüzde 14 faiz ödeneceği gibi, 1 dolar o gün hangi değerdeyse aradaki fark da, en başta belirlenmiş faiz imiş gibi, kendisine ödenecek…