Farklı görüşlerin sahipleri farklı kalmaya devam ederek neden bir arada bulunamasın? Bulunmalı.
Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (12.11.2022)''Farklı görüşlerin sahipleri farklı kalmaya devam ederek neden bir arada bulunamasın? Bulunmalı.'' başlıklı yazısı.
Her gün okuma ihtiyacı duyduğum yabancı gazetelerin hafta sonları -cumartesi ve pazar günleri- verdikleri ekler, bizde olmayan -belki istense bile olması zor- bir özelliğe gıpta ile bakmamı getiriyor.
Ilımlı sol İngiliz Guardian gazetesinin bu cumartesi verdiği ‘Saturday’ eki önümde. Sayfalarını çevirir çevirmez karşıma ilk çıkan bölümlerden biri iki genç insanla ilgili. Daha önce birbirini tanımayan, politik anlayışları ve sosyal çevreleri çok farklı bu iki insanı, sosyal bir ortamda bir araya getirmiş gazete.
Onların güncel konularda birbirinden çok farklı görüşlerini medenice tartışmalarını sağlamış.
Güle oynaya münakaşa etmişler.
Ekin bu sayfasının altında şöyle bir not var: “Farklı görüşten biriyle tanışmak ister misiniz? Bize başvurun.”
Aynı ekin daha ileri sayfalarında, her hafta, yine önceden birbirini tanımayan genç-yaşlı iki insanın gazete tarafından ayarlanmış bir yemek masasında buluşturulduğunu görüyoruz.
Neden önemli bu tür buluşturmalar?
Şundan: Gazete okurları, farklı görüşlerin bir arada bulunmaya engel teşkil etmediğini, değişik eğilimden insanların en çetrefil konuları bile efendi gibi tartışabildiklerini o sayfalara yansıtılan buluşmalardan öğreniyorlar.
Bizde de bazı gazetelerin hafta sonu ekleri var. Onlarda da birileryle yapılmış mülakatlara yer veriliyor. Ancak hep tek kişiyle yapılan mülakatlar bunlar. Konuşulan kişiler bazen başkalarıyla ilgili görüşlerini de açıklıyorlar ama muhatap aldıkları kişilerin kendilerine yöneltilen eleştirileri anında cevaplayacakları bir zemin hiçbir zaman oluşturulmuyor.
Sonuç: “Bir araya gelemeyiz” görüşü herkese hakim bizde.
Televizyonlardaki kavgalı gürültülü tartışma programları da bu izlenimi iyice pekiştirmeye yarıyor.
Politikacılar aynı çatı altında haftada birkaç gün buluşuyor aslında. TBMM milletvekillerini partilerine göre oturtuyor; AK Partililer bir arada, CHP’liler, İYİ Partililer, HDP’liler ve diğer partilerden milletvekilleri yine kendi partilerinden milletvekilleriyle Meclis’te yakın sıralarda ama ayrı ayrı oturuyorlar.
Laf atmalar gırla gidiyor, fakat hep karşı karşıya otururken oluyor bu ve her milletvekili yanında oturan kendi partisinden milletvekillerinden destek göreceğini bilerek karşı tarafa yöneltiyor kırıcı sözlerini…
Ankara günlerimden biliyorum; koridorlarda karşılaştıklarında bazen selamlaşsalar bile, her partinin milletvekilleri Meclis kulisinde de ayrı kulislerde oturuyor, karınları acıkınca gittikleri Meclis lokantasında da diğer partilerden milletvekilleriyle aynı sofrayı paylaşmıyorlar.
Farklı görüşler medyada bile aynı gazetede buluşmuyor bizde.
Uzun yıllar önce, Bilkent Üniversitesi’nin bir kulübünün davetiyle katıldığım bir paneli hatırlıyorum. Farklı iki gazeteden meslektaşlarla aynı masada bir araya getirilmiştik. Günün önemli konuları neyse onlar üzerinde tartışmış, sonra da üniversitenin kantininde ağırlanmak istenmiştik.