Gazeteci her çağrıldığı yere gider mi? Gitmeyen ne yapar?

Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (27.10.2022)''Gazeteci her çağrıldığı yere gider mi? Gitmeyen ne yapar?'' başlıklı yazısı.

“Gazeteci çağrıldığı her yere gider”, benim mesleğe ilk adım attığım günden başlayarak uyguladığım bir kural. Ayaklarımı sürüye sürüye de olsa çağrıldığım hemen her yere gitmişimdir.

Hatta bazen çağrılmasam bile, gitmem gerektiğini düşündüğüm her yere…

AK Parti yarın düzenleyeceği ve muhtemelen ‘seçim startı’ anlamı da taşıyacak ‘Türkiye Yüzyılı’ adını taşıyan toplantısına, daha önceki etkinliklerinde uzakta tuttuğu bir ‘kısım medyayı’ da davet etmiş.

Davet edilenlerden bazıları katılmayacaklarını açıklarken, bazıları “Gazeteci her davete katılır” gerekçesini hatırlatıyor. 

Giden gidecek.

Konu meslek çevrelerinde ve yakın kamuoyunda tartışılıyor.

Ben davetlilerden değilim, böyle bir çağrı da beklemiyordum, fakat davet gelseydi bile katılacağımı sanmıyorum.

Evet, biliyorum, son cümlem yazının girişinde duyurduğum en eski ilkelerimden biriyle çelişiyor. Hem “Gazeteci her çağrıldığı yere gider” diyorum, hem de ‘Türkiye Yüzyılı’ toplantısı için “Çağırsaydım bile gitmezdim” görüşümü paylaşıyorum.

Nedenini açıklayayım.

Türkiye yakın tarihinin en muhataralı döneminden geçiyor. Devleti yönetenler eliyle devletin temel değerleri sınanıyor. Önümüzde kritik bir dönemeç, sonuçları ülkenin ve ülke insanının geleceğini belirleyecek bir seçim var. Sandığa yansıyacak sonuç ülkenin ‘demokratik olma’ iddiasını ya pekiştirecek ya da gündemden bütünüyle kaldıracak.

Gazeteciler demokrasinin olmadığı yerde görevlerini ifa edemezler.

Türkiye için böyle bir tehlike vârit.

İktidar cephesi kendisine atılan ‘pas’ olarak gördüğü, muhalefetin özgürlük alanıyla ilgili pekiştirici bir yasal düzenleme teklifini, temel hak ve özgürlükleri referandumla oylatma projesine dönüştürmenin peşinde.

Bir özgürlük referandum konusu yapılırsa arkasından diğerleri de sökün edebilir.

Demokrasilerin temel kurallarından biri, temel hak ve özgürlüklerin oylanamayacak birer veri olarak kabul edilmesidir.

Hak ve özgürlüklerin sınırları, tarihin dağdağalı dönemlerinden sınanarak geçmiş ve uluslararası belgeler haline dönüşmüş evrensel değerlerden daha dar bir kapsama sıkıştırılamaz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Adalet herkese lazım 22 Kasım 2024 | 324 Okunma Can ile Canan arasında tam bir mutabakat varmış 21 Kasım 2024 | 1.270 Okunma Kınarsın, bir daha yapmamasını söylersin… Fakat ihraç? 19 Kasım 2024 | 2.856 Okunma İşimiz papatya falına kaldı: Kopacak mı, kopmayacak mı? 17 Kasım 2024 | 584 Okunma Erdoğan “Mutabakatımız tam” diyor ama… 15 Kasım 2024 | 1.310 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar