Hiçbir ülkede sert eleştiriye izin yok, bu yasanın aynısı Fransa’da var iddiaları yanlış…
‘‘Şu sırada onunla ilgili olarak gerçekten derin anlamlı ve yeni bir şey söylemek mümkün mü? Birkaç kısa sözcükle onu tam olarak anlatmak mümkün: Bir kadın düşmanı, bir yobaz, bir kendini...
‘‘Şu sırada onunla ilgili olarak gerçekten derin anlamlı ve yeni bir şey söylemek mümkün mü? Birkaç kısa sözcükle onu tam olarak anlatmak mümkün: Bir kadın düşmanı, bir yobaz, bir kendini beğenmiş (narsist), bir sahtekar ve şarlatan…’’
Bu sıfatların (sahtekar, şarlatan, kendini beğenmiş, yobaz, kadın düşmanı) uygun görüldüğü kişi ABD başkanı Donald Trump…
Dahası da var: ‘‘Başkan bir yalancı. En ciddi (nükleer diplomasi gibi) konularda da, en basit (golf oyunuyla ilgili) konularda da yalan söylüyor. Kendi gözünüzle yalan olduğunu fark edebileceğiniz şeylerle ilgili yalan söylüyor. Biraz önce söylediği şeylerle ilgili de yalan söylüyor. Bir ağaçkakanın ağaca saldırdığı gibi yalan söylüyor: Tutkulu biçimde, ısrarla, içinden geldiği gibi. Başınızı ağrıtacak kadar yalan söylüyor. Başınızı içi buz dolu bir kovaya sokmak isteyeceğiniz ve bu durumdan kurtulmak için dua edeceğiniz kadar yalan söylüyor. Buna rağmen milyonlarca Amerikalı onun dediğine ya inanıyor, ya da apaçık aldatmacasından keyif alıyor.’’
İçerisinde bunlardan daha fazla yaralayıcı bölümler de var, ama bu kadarı yeter sanıyorum.
Aslında aktardığım satırlar New York Times (NYT) gazetesinde 30 küsur yıl boyunca kitap eleştirileri yazmış Pulitzer ödüllü gazeteci Michiko Kakutani’nin çok yeni ‘The Death of Truth’ (Gerçeğin Ölümü) kitabıyla ilgili eski gazetesinde çıkmış olan bir değerlendirme yazısından. Merak edip göz attım, Kakutani’nin kitabında bu yazıda yer alanlardan çok daha keskin satırlar var.
Yazar ülkesinin başkanını yerin dibine sokup çıkarıyor, ardından yeniden yerin dibine sokuyor.