İstanbul’u İmamoğlu kazandı, ‘hafızasız’ bir partiye dönüşen AK Parti Türkiye’yi de kaybeder mi?
Dün ne oldu? Olanın kısa özeti şu: Olması beklenen oldu. Ortada kimse için sürpriz yok...
Siyasette ‘bir hikayesi olan’ kazanır. Bunu en iyi bilecek durumdaki siyasiler AK Parti içerisinde siyaset yapanlar…
Bundan tam 25 yıl önce, 1994 yılında, henüz 40 yaşında genç bir politikacı, dönemin üç siyasi partisinin aday olarak çıkardığı, herbiri kamuoyu tarafından iyi tanınan rakipleri karşısında en az parlak olanıydı.
Adaylardan biri, bir dönem önce kentte belediye başkanlığı yapmış, partisi gözden düşünce ikinci dönem seçilememiş, aradan geçen yıllarda kentte yaşayanlar tarafından hasretle aranmış biriydi. Diğeri, yalnız ülke sınırları içinde değil yurtdışında da ismi duyulmuş bir sanatçı, eserleri birkaç dile çevrilmiş bir romancı ve gazete yazarıydı. Üçüncü ise, aile bağları kuvvetli bir ekonomist…
Toplum, diğerleri karşısında pek tanınmadığı halde, dördüncü adayı diğerlerine tercih etmişti.
Etmişti, çünkü onun toplumla örtüşen ‘bir hikayesi’ vardı.
Hikayesi olan kazanıyor
Bundan 17 yıl önce seçime ilk kez girdiğinde de, AK Parti, rakipleri karşısında ‘hikayesi’ ile üstündü.