Kandil’e gidecekken döndüm mü? Karayılan’a mektup yazdım mı?
Başlığa bakıp, “Bu da nereden çıktı, neden ben bunları daha önce duymadım” diye hayıflanmayın. İddiaları daha önce duymadınız diye üzülmeyin, ben de yeni duydum. Daha...
Başlığa bakıp, “Bu da nereden çıktı, neden ben bunları daha önce duymadım” diye hayıflanmayın.
İddiaları daha önce duymadınız diye üzülmeyin, ben de yeni duydum. Daha doğrusu dün bir gazetenin internet sitesinde okudum. Gazete de iddiayı bir internet gazetesinden almış. O internet gazetesinin yazarı da Avrupa’da satışa çıkan bir kitaptan öğrendiklerini aktarıyor; aktardıkları arasında benim de adım geçiyor.
Fazla dolambaçlı, hatta anlaşılmaz mı oldu? Maalesef gerçeği de dolambaçlı ve anlaşılmaz.
En iyisi, anlaşılmazı biraz olsun anlaşılır kılmaya çalışmak.
Amed Dicle takma adlı birinin kitabı
Haberin girişinde şu bilgi var:
“Bu sefer ise PKK’ye yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı yazarlarından Amed Dicle’nin “2005- 2015 yılları arasındaki ‘Türkiye-PKK’ görüşmeleri” isimli kitabı çıktı. Avrupa’da satışa çıkan kitapta “Çözüm süreci”nde MİT’in, dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla PKK yöneticileri ile nasıl görüştüğü, kararların nasıl alındığı ve görüşmelerin nasıl bitirildiği anlatıldı. Görüşmelerde Oslo ve Kandil’deki görüşmelerin ayrıntıları yer aldı.”
Muhabirin özetlediği kitapta bu iddiaya uygun ayrıntılı bilgiler yer alıyor.
Verilen bilgilere inanalım mı?
Konu devletin ‘gizli’ tutmak istediği bir alanla ilgili olduğu için anlatılanlardan neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek zor. Kitabın yazarı elbette her verdiği ayrıntının ‘doğru’olduğuna inanmamızı istiyor.
Ancak ben sizleri özetini bugün muhtemelen bazı gazetelerde de okuyacağınız bu kitapta anlatılanlarla ilgili uyarmak istiyorum: İnanmayın.