Kazalar kaderimiz olmamalı.. CHP Kılıçdaroğlu’nun gezisine gizem katmak zorunda mıydı?
Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (17.10.2022)''Kazalar kaderimiz olmamalı.. CHP Kılıçdaroğlu’nun gezisine gizem katmak zorunda mıydı? '' başlıklı yazısı.
Bartın/Amasra’da 41 can alan maden kazası siyaset alanında beklendiği türden tepkilerle karşılandı: İktidar cephesi alttan alarak ve ailelere vaatlerde bulunarak üzerine fazla gelinmesini önleme gayreti içerisine girdi; muhalefet ise konuyu doğrudan iktidarın günah listesine ekleme yolunu tuttu.
Tabloya bakarak söylenecek tek bir şey var: Bundan da ders alınmayacak ve bir daha başka hiçbir maden ocağında can alıcı kazalar yaşanmayacağının garantisi yine olmayacak. Madenlerde çalışanlar günün sonunda sağ-salim evlerine varacaklarından yüzde yüz emin olmayacak, aileleri en ufak bir olağandışılığı “Yoksa kaza mı oldu?” tedirginliği olarak yaşayacaklar…
Nereden mi biliyorum?
Ülkemizde daha önce meydana gelmiş can alan – can yakan maden kazalarının tarihi çok eski. Benim görebildiğim liste 1983 yılı sonrasına ait. O yıl Zonguldak/Armutçuk beldesindeki taş kömürü ocağında 103 işçi grizu patlaması sonrasında hayatını kaybetmiş…
Her yıl olmasa da bir-iki yıl arayla kazalar birbirini takip ederek bugünlere gelinmiş.1990’da 68, 1992’de 263, 1995’te 38, 2003’te 10, 2004’te 19, 2009’da 19 işçi maden ocaklarında ya patlamalarda ya da göçük altında kalarak hayata veda etmiş.
Sonrası her yıla birden fazla kaza düştüğü için daha da kötü. 2010’da üç ayrı maden kazasında toplam 50, 2013’te iki ayrı kazada 9, 2014’te biri ülkenin en çok can kaybı verilen maden ocağı kazası sayılan Soma olmak üzere tam sekiz ayrı yerdeki maden ocaklarında meydana gelen kazalar 329 işçinin hayatına mal olmuş.