Medyanın yanlışlarını yine medya düzeltir… Açlık grevinden ölüm haberi gelmemeli…
Çok sayıda dava eş-zamanlı olarak görülüyor, bu sebeple hain darbe girişimi sonrasında açılmış her davanın duruşmalarının yankılarını yakından izleyebildiğimi söyleyemem; ancak...
Çok sayıda dava eş-zamanlı olarak görülüyor, bu sebeple hain darbe girişimi sonrasında açılmış her davanın duruşmalarının yankılarını yakından izleyebildiğimi söyleyemem; ancak yine de medyaya ve medyadan isimlere karşı açılmış davalar ilgimi çekiyor.
Nasıl çekmesin? Dünya medyasını yakından izleyen herkes gibi ben de.. ülkemin en fazla bu konuda eleştirildiğini.. dışarıdaki yayınların ülkemin yöneticileri aleyhine büyük bir kampanyaya dönüştüğünü.. Türkiye’nin ikili ve çok yönlü ilişkilerinin bu durumdan büyük zarara uğradığını.. görüp üzülmekteyim.
Batı basınında Sultan 2. Abdülhamid.. karikatürist gözüyle..
Abdülhamid karikatürlerinin benzerleri revaçta
- Reklam -
Kendine özel şartlara sahip bir dönemde Osmanlı tahtına oturmuş Sultan 2. Abdülhamid’e 33 yıllık saltanat döneminin son yıllarında reva görülmüş aleyhte yayınların katmerlisi, dünya medyası sayfaları ve ekranlarında, bugünün lider kadrosu için de yapılıyor.
En büyük ve ciddiye alınması gereken sebep de ‘tutuklu gazeteciler’ konusu…
Yapılan yayınların farkında olmalı ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Ramazan iftarlarında karşısına çıktığı kalabalıklara karşı, “Gazeteciler hapiste diyorlar; iyi de sorun bakalım bunlar gazeteci mi, neden hapisteler?” tarzında cümlelerle konuyu kürsülere taşıyor.
İkisi dışında cezaevindeki 177 gazetecinin hiçbiri ‘sarı basın kartı sahibi’, dolayısıyla ‘gazeteci’ değilmiş…
Bilgi hatası olmalı: Sonradan kartları iptal edildiyse bilemem, ancak cezaevinde bulunan ‘gazeteci’ sıfatlı kişilerin çoğu Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından şartları yerine getirdiği görülerek verilen o kartı taşıyor(du).
Önemli olan ‘kart’ da değil zaten; esas önemli olan, o insanların yazılı veya sözlü olarak açıkladıkları görüşler yüzünden adli muameleye tabi tutulup tutulmadıklarıdır.
Elbette hiç kimsenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medyanın öndegelenlerine verdiği iftarda söylediği gibi, hukuk karşısında imtiyazı yoktur; yasalarda yeri bulunan suçları işleyen her kişi yargı önüne çıkartılır…
Ancak dünyanın her yerinde de, özellikle demokratik ülkelerde, ‘halkın haber alma özgürlüğü’nü yerine getirdikleri için, yasalar medya mensuplarının görüş açıklama hakkını koruma altına almıştır. Gazetecilere tanınan bir ‘imtiyaz’ değildir bu; bir hakkın onlar tarafından kullanılmasının önünü açmak için tanınmış bir özgürlük alanıdır.
Gazetecilerinin bu özgürlüğe sahip olup olmamasına bakılarak ülkeler hakkında ‘demokrasi’ puanı verilmekte.