Muhalefet yaşananları doğru değerlendiremiyor; iktidar cephesi bir adım önde…
Gazeteci Fehmi Koru’nun bugünkü (01.02.2022)’’ Muhalefet yaşananları doğru değerlendiremiyor; iktidar cephesi bir adım önde…‘’ başlıklı yazısı.
Cambaza bak, cambaza.”
Bu cümleyi işittiğiniz ortamlarda ceplerinize mukayyet olacaksınız.
Kalabalıkların bulunduğu yerlerde insanların dikkatlerinin kendileri dışında bir noktaya yönelmesini sağlamak amacıyla yankesicilerin kullandıkları bir yöntemdir bu. İnsanlar gözlerini biraz yukarıda ip üzerinde sanat icra eden cambaza dikmişken yankesici/ler şişkin cüzdan peşine düşer…
Öyle ortamlarda kısa günün kârı yankesici için büyük olur.
Ben yöntemle ilgili deyimin çıkış sebebini anlattım, fakat kullanım sebebi daha farklıdır deyimin. Siyasidir. Benzer bir yöntemi siyasiler de kullanır çünkü. Dikkatli olunmazsa, doğacak sonuçla ilgili de bir deyişimiz vardır: “Atı alan Üsküdar’ı geçti” deriz…
Ülkemizde siyaset alanında her şey seçime kilitlendiği için yöntem hayli zamandır devrede. Başımı nereye çevirsem, yöntemin yeni bir kullanımına tanıklık ettiğimi düşündüren bir örnekle karşılaşıyorum.
Dikkatler gerçek olandan sanala yönlendiriliyor.
Örnek İstanbul’dan
Bırakın İstanbul gibi dev metropolün belediye başkanını bir tarafa, küçük bir beldenin yerel yöneticisi bile, yabancı bir ülke büyükelçisinin görüşme talebini geri çevirmez.
Kadir Topbaş döneminde de, İstanbul belediye başkanının mesaisinin ihmal edilmeyecek bir bölümünün, ülkemize gelen önemli yabancı konuklar ile Ankara’da mukim büyükelçileri ağırlamaya ayrıldığını biliyorum.
Davet edildiğim ve katıldığım davetlerden biliyorum.
Rahmetli Topbaş çok değer verdiği veya etkilemekte yarar gördüğü yabancı konuklarını tekneyle Boğaz turuna da çıkarırdı.
Belediye başkanının doğal afet yaşanan anlarda yürütülen çalışmalara müdahale edebilmesi için makamında veya AKOM’da gelişmeleri izlemesi gerekir mi? Bugünün teknolojisi onun bulunduğu her yeri -evini, otomobilini, gittiği lokantayı- makam odası veya AKOM haline getirmeye imkan veriyor.
Öyleyse Ekrem İmamoğlu’nun sonradan önemli bir ülkenin -İngiltere’nin- büyükelçisini de ağırlamak üzere balık lokantasına gitmesinde büyütülecek bir yön herhalde yok.
AKOM’dan çıktığı andan yeniden oraya döndüğü ana kadar geçen sürede sanki hala oradaymış gibi gelişmelere müdahale edebilmiştir de ondan…