Stalin’den Putin’e... Molotov’dan Lavrov’a...
Hani, gözünüzün önünde cereyan eden bir olayı sanki geçmişte aynıyla yaşadığınız hissine kapılırsınız ya... Fransızca’dan ödünç bütün dillerde “deja...
Hani, gözünüzün önünde cereyan eden bir olayı sanki geçmişte aynıyla yaşadığınız hissine kapılırsınız ya...
Fransızca’dan ödünç bütün dillerde “deja vu” deniliyor bu duyguya...
Rus uçağının düşmesi üzerine baş gösteren gelişmeler de bana, “Biz bu filmi daha önce görmüştük” hissini yaşatıyor...
Esad’ı sürekli kollayan Putin’in uçak düşürme olayının akabinde başlatıp günümüze kadar sürdürdüğü tehditkâr açıklamalar... Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları görüşmesinde Lavrov’un takındığı tavır... Rus medyasında yapılan yayınlar... Boğazlar’dan Karadeniz’e geçen bir gemide omzuna uçaksavar füzesi yerleştirmiş Rus askeri görüntüsü...
Hepsi, evet hepsini daha önce görmüş gibiyim.
Hatta Rusya’nın bu saldırgan tavırları üzerine, Türkiye’nin, daha önceleri kaçınmaya çalıştığı askeri mükellefiyetler üstlenmesini bile...
Aslında gözlerimle görmenin mümkün olmadığı bir geçmişte yaşandı benzer olaylar... Sovyetler’in 2. Dünya Savaşı’ndan ittifak ülkeleriyle birlikte galip çıkması, Avrupa ve Ortadoğu’nun, Yalta’da, galip güçler arasında nüfuz alanlarına yeniden bölündüğü günlerde...
1945 ve sonrasında...