<strong>Demokrasi mutlakiyetçilik, laiklik de dindarlık yarışı değildir</strong>
Dünyamızda insan çeşitliliği hemen her alanda kendini belli eder. Milyarlara varan dünya nüfusu içerisinde birbirine tıpa tıp benzeyen insan bulunmaz; tek yumurta ikizi olanlar arasında bile fark vardır ve başkaları...
Dünyamızda insan çeşitliliği hemen her alanda kendini belli eder. Milyarlara varan dünya nüfusu içerisinde birbirine tıpa tıp benzeyen insan bulunmaz; tek yumurta ikizi olanlar arasında bile fark vardır ve başkaları karıştırsalar da ailelerinin bireyleri onları ayırmakta zorlanmaz.
“Zevkler ve renkler tartışılmaz” denmesinin sebebi de budur. Her insan tekildir, benzerlik aramak üzere yola çıkanlar ayrıntılara indiklerinde farklılıkları tespitte zorlanmazlar.
İnsanoğlunun maneviyat dünyasını teşkil eden inanç sistemleri de buna dahildir.
Nüfusu birkaç yüzü geçmeyen, vatandaşlarının hepsi Katolik rahibi olan Vatikan dışında tek bir dinin inanışını insanlarının taşıdığı bir ülke bulunmaz.
Osmanlı döneminde de öyleydi, onlardan miras Anadolu toprağında da değişik inançların ibadethanelerini -bazen yan yana olarak- görebiliyoruz.
Dinlerin tek yorumu da yoktur.