Ülkemiz aleyhinde gelişmeler can sıkıcı. ‘’Ne yapmamız gerekir’’ diye düşündüm. İşte sonucu…
Şu günlerde yabancı ülkeler medyasının Türkiye ile ilgili yayınlarını izleme bahtsızlığına uğrayanlarda rahat ve huzur olması imkansız. Ülkemiz mercek altında ve hakkımızda çıkan...
Şu günlerde yabancı ülkeler medyasının Türkiye ile ilgili yayınlarını izleme bahtsızlığına uğrayanlarda rahat ve huzur olması imkansız. Ülkemiz mercek altında ve hakkımızda çıkan yazılar ile TV yayınları genellikle olumsuz.
Yüz olumsuz yazı ve yayın söz konusuysa kenar köşede öylesine kendi halinde tek olumlu örnekle karşılaşılıyor; onu da ara da bulasın…
Gözüm iliştiğinde yazı ve yayınların üslubuna bakıyor ve hemen hepsinin bizleri rahatsız etmek amacı taşıdığını fark edebiliyorum. Çoğuna ‘‘Vurun abalıya’’ yaklaşımı hakim; en ciddi bilinen yazarlar ve yorumcular bile Türkiye söz konusu olduğunda karakter değişimine uğruyorlar.
Huzursuzluk bazen dışarıya da vuruyor. Geçen hafta ABD’nin Newsweek dergisinde çıkan bir yazıya Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Dr. İbrahim Kalın şiddetli bir tepki gösterdi; dergiyi ve yazarlarını ayıplayarak…
Aslına bakılırsa, şimdi bizim coğrafyada yaşayanların, dışarıdan gelen bu tür acımasız değerlendirmelere hazırlıklı olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önceki yüz yıl boyunca, bizim coğrafyanın egemen devleti, o dönemin etkin kamuoyları tarafından mercek altına alınmış ve yıkıcı eleştirilere maruz bırakılmıştı.
Tarihi bilgilerini yeterli görmeyenler internette arama motoruna ‘Şark Meselesi’ başlığını yazıp karşısına çıkacak makalelerden herhangi birini okusun, bugün Türkiye hakkında gündeme taşınanların benzerlerinin, ömrünün son yüzyılı boyunca Osmanlı İmparatorluğu için de yazılıp söylendiğini göreceklerdir.