Yeni yıla girdik, benim cevabını aradığım biri iç diğeri dış politikayla ilgili yakıcı iki soru var…

Gazeteci Fehmi Koru'nun bugünkü (02.01.2022)'' Yeni yıla girdik, benim cevabını aradığım biri iç diğeri dış politikayla ilgili yakıcı iki soru var…'' başlıklı yazısı.

Yeni yıla girdik girmesine ama benim zihnimde hala geçen yılla ilgili sorular var.

Kimi iç kimi de dış politikayla ilgili bu sorular…

Bugün o sorulardan biri iç diğeri de dış politikayla ilgili ikisini sizlerle paylaşacağım.

Önce dış politikayla ilgili soru…

Hükümet dış politika alanında son on yıla damgasını vuran bir çizgiye sahipti; tam da geçen yılın son demlerinde o çizgiyi bütünüyle terk ediverdi. Bunun sebebi ne olabilir?

Açayım.

Dış politikada sert dönüş

Dış politikanın Türkiye açısından birkaç temel konusu var. Batı ile -daha doğrusu ABD ve Avrupa Bi̇rliği (AB) ile- ilişkiler bunlardan biri. 

Ortadoğu’ya -Arap ülkeleri ve İsrail’e- dönük politika bunlardan bir diğeri…

Son on yılın büyük bölümünde, hükümet, Batı ile de Ortadoğu ile de, geleneksel politikalardan çok farklı olduğu gibi, 20 yılı aşan iktidarının ilk on yılında benimsediği politikalara da ters düşen bir çizgi izlemekteydi.

ABD’ye meydan okunmakta, Avrupa ülkeleri ve AB ile araya ciddi mesafeler konulmaktaydı.

Arka bahçemiz sayılacak daha yakın coğrafyada da hızlı bir dönüş yaşanmış, önce İsrail ile “One Minute” çıkışını takip eden süreçte büyükelçileri çekmeyle sonuçlanan bir yeni sürece girilmişti.

Trump dönemi Amerikası tarafından gündeme dayatılan Kudüs’ün İsrail’in ebedi başkenti olarak tanınması ve büyükelçiliğin oraya taşınması kararı, ardından da Arap ülkeleriyle İsrail’i yakınlaştırmayı amaçlayan ‘İbrahim Mutabakatı’ (The Abraham Accords) projesi o ülkeye yönelik ifadelerin daha da sertleşmesini getirmişti.

Arap ülkeleriyle ilişkiler de buz gibiydi.

Mısır’da seçimle iş başına gelmiş cumhurbaşkanını deviren darbe sonrasında izlenen, en belirgin işareti ‘dört parmak’ veya ‘Rabia’ olan politika, iki ülke başkentlerindeki diplomatik temsilcilerin geri çağrılmasına yol açmıştı. Darbe liderinin cumhurbaşkanlığını tanımıyordu hükümet ve o gidene kadar da Mısır ile ilişkilerin normale dönmesi imkansız görünüyordu.

Birleşik Arap Emirlikleri 15 Temmuz hain darbe girişimin arkasındaki gerçek güç olarak görülüyor, kendi ülkelerinin vatandaşı bir uluslararası gazeteciyi İstanbul’da infaz ettirdiği iddiasıyla suçlanan Suudi Arabistan yönetiminin, uluslararası yargıdan önce Türkiye’de hesaba çekilmesi amacını güden bir politika izleniyordu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Adalet herkese lazım 22 Kasım 2024 | 438 Okunma Can ile Canan arasında tam bir mutabakat varmış 21 Kasım 2024 | 1.271 Okunma Kınarsın, bir daha yapmamasını söylersin… Fakat ihraç? 19 Kasım 2024 | 2.856 Okunma İşimiz papatya falına kaldı: Kopacak mı, kopmayacak mı? 17 Kasım 2024 | 584 Okunma Erdoğan “Mutabakatımız tam” diyor ama… 15 Kasım 2024 | 1.310 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar