Yeniden... İlk günkü gibi...
Şimdi herkes, 4.5 milyon seçmenin beş ay önce oy vermekten kaçındığı AK Parti’yi bu defa neden tercih ettiğini keşfetmenin peşinde. Tabii, oyunu verdiği diğer partilerden beş ay sonra neden...
Şimdi herkes, 4.5 milyon seçmenin beş ay önce oy vermekten kaçındığı AK Parti’yi bu defa neden tercih ettiğini keşfetmenin peşinde.
Tabii, oyunu verdiği diğer partilerden beş ay sonra neden vazgeçtiğinin de...
Bu gizemli soruya verdiğim cevabımı dün okudunuz: AK Parti, seçmenin kendisine karşı isteksizliğinin sebeplerini doğru tespit etti; muhalefet partileri ise hem aldıkları oyun değerini bilemedi, hem de kendilerine yönelik yeni teveccühün gereğini yerine getiremedi.
Kampanyada bir “yeni AK Parti” görebildi seçmen, muhalefet partilerinin kendilerini bir türlü yenileyemeyeceğini de...
İktidarı elinin tersiyle iten bir partiye (MHP) neden oy versin ki seçmen? Ya da 33 gün süren koalisyon görüşmelerinin ardından “Bize hükümet ortaklığı hiç teklif edilmedi” açıklamasını yapan partiyi (CHP) neden yeni oy aktaracağı kadar ciddiye alsın? Veya kendisine verilen oyların “şartlı oy” olduğunu fark edemeyen partinin (HDP) sadece “mazlumu” oynayarak sandıktan yine başarılı çıkma beklentisine neden “eyvallah” desin?
“Eyvallah” demedi, ciddiye almadı ve oyunu esirgedi.
AK Parti, genel başkanının beklentisinin (yüzde 45-46), doğru sonuca en yakın (yüzde 47.2) tahminde bulunan araştırma şirketinin hayli üstünde bir oyu, yalnızca rakiplerinin hataları sayesinde kendisine yöneltmedi elbette.