Yine, yeni, yeniden...
Dış politika çoktandır yalnızca dış politika değil; devletin atacağı her adımı etkileyen en önemli unsurların başında geliyor... O alanda alınan bir kararla ülkenin gittiği istikametle birlikte...
Dış politika çoktandır yalnızca dış politika değil; devletin atacağı her adımı etkileyen en önemli unsurların başında geliyor...
O alanda alınan bir kararla ülkenin gittiği istikametle birlikte iç politik öncelikler de değişebilir.
Hatırlatayım: ABD bir zamanlar Çin’e karşıydı, ona “düşman” muamelesi yapıyordu. Richard Nixon önce iki ülkenin masa tenisi takımlarını yarıştırdı, sonra da kimselere duyurmadan çıktığı bir yolculukta Çin’e de uğradı (21 Şubat 1972).Mao ile Nixon’un Pekin’de el sıkışırken çekilmiş fotoğrafları yayımlandığında, Amerikalılar gördüklerine inanamadılar.
Bugün ABD’nin en büyük ticari ortağı Çin. ABD devletinin borçlarının büyük bölümü, devlet tahvili satın alan Çin’in portföyünde.
İran da ABD’nin “düşman” saydığı ülkelerden değil miydi? Barack Obama, İran’ın yeni cumhurbaşkanını tebrik için telefon edince, ikili ilişkileri farklı bir zemine taşıyan yolu da açmış oldu.
Fransa ile Almanya iki dünya savaşında karşı karşıya gelmişti. Hatta Almanlar, 2. Dünya Savaşı’nda Paris’i işgal etmişti. İki ülke bugün Avrupa Birliği içerisinde, 60 yıl önce yaşananları hatırlamaz görünüyor.
Sözün kısası şu: Devletler arasında ebedi dostluklar veya ebedi düşmanlıklar yoktur; ulusal çıkarlar neyi gerektiriyorsa öyle davranılır. Politikalarını etkilemek istediğiniz ülkelerle asgari düzeyde de olsa ilişkilerinizi sürdürmeniz gerekir.